• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Haber (ermenek Maden Faciası) Servis Ve Yemek Işçi Tarafından Karşılanıyordu

Torba Yasa ile yürürlüğe giren düzenlemenin ardından Has Şekerler Madencilik Ltd. Şti.'nin de aralarında bulunduğu Karaman'daki 9 madende 2 ay önce üretimin durdurulduğu belirlendi. Ancak madenciler ile işletmeciler arasındaki görüşmeler sonucunda "yemek vermemek" şartıyla tarafların anlaştığı ve madenin 15 gün önce yeniden üretime geçtiği belirtildi. Yine iddiaya göre, işçiler yemeklerini evden getiriyordu.

ÖĞLE YEMEĞİNİ OCAĞIN İÇİNDE YEDİKLERİ İÇİN MAHSUR KALDILAR

Olayın meydana geldiği maden ocağının yakınındaki bir maden ocağında çalışan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kişi ise, "Burada çalışan arkadaşlarımız yemek molasında idi ve yemeği aşağıda, ocağın içinde yiyorlardı. Aslında yukarı çıkmış olsalarda mahsur kalmayabilirdi" dedi.

ERDOĞAN: HESABINI DEVLETİN SORMASI GEREKİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ermenek'teki maden ocağında işçilerin mahsur kalmasına ilişkin, "Bu olayın olduğu anda yemeğin aşağıda yenmesine yönelik baskılar, böyle bir sıkıntıyı doğurmuştur. Bu 8 saatten, 6 saate inmesi bu tür işveren anlayışını farklı ele almamız gerektiğini ortaya koyuyor. Bu 6 saat kendisinin orada çalışma olayıdır. Siz kalkıp buradaki yemekle ilgili olayını bu 6 saate yedirmeye kalkarsanız bunun hesabını devletin sorması gerekir. Çünkü siz bu hakkı ondan alamazsınız" dedi.

MADEN İŞÇİLERİ, BAKAN'A ŞİKAYET ETTİ

Maden işçileri, dün Faruk Çelik’e yaşadıkları maaş sıkıntısını aktardı, artan maliyetler nedeniyle işverenin servisleri kaldırdığını ve yemek vermeyi kestiğini söyledi. İşçiler, torba yasa sonrası korkunç gelişmeleri ve sorunları şöyle aktardılar:

"EVDEN GETİRDİKLERİMİZİ YİYORUZ"

"Herkes evinden zeytin, peynir, domates, soğan ve ekmek getiriyordu. İşveren yalnızca 15 dakika öğle arası veriyordu. Bu arada madenden geri çıkıp-inmek mümkün olabilir mi? Bu yüzden yerin yüzlerce metre altında yere sofra kurup getirdiklerimizi yiyoruz. Facia da böyle bir yemek sırasında oldu."

PET ŞİŞEYLE İHTİYAÇ GİDERİYORLAR

"Daha acısı maden ağaları tuvalet izni bile vermiyordu. Arkadaşlarımız pet şişelere ihtiyaçlarını gideriyor, vardiya bitiminde dışarı çıkarıyordu."

"İŞVERENLER BİRLİK YAPIYOR"

"Ermenek’te hiç bir madende sendika yok, işverenin insafına kalıyoruz. Buradan çıkıp başka bir madene gitsek, bizden önce adımız gidiyor. İşverenler söz birliği yapıyor, bu şartlarla çalışmaya zorluyor."

SERVİSLER KALDIRILMIŞ

"3 aydır, bu yasanın ardından servisleri de kaldırdılar. 20 kilometre yoldan kendi tuttuğumuz araçlarla geliyoruz.”
 
Bu tür işverenlerin lisansları iptal edilmeli. Kanunu göz göre göre çiğnemenin devlete baş kaldırmaktan farkı nedir ki?
 
Çalışan personelin ;geçim sıkıntısı ,kredi borçları, sağlık için sosyal güvence vb. durumları zaafiyet olarak görüp fırsata çevirmişler. Yazık bu insanlara yazık...
 
Çalışma Bakanı: Sözüm nereye giderse gitsin, bu madenler kapatılmalı

Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Ermenek'teki incelemelerinin ardından kazanın yaşandığı madene benzer tüm küçük madenlerin kapatılması gerektiğini söyledi. Çelik, "Acı gerçekler var. İmar rantı yok mu bu memlekette? Ben bunları söyleyince bazıları tepki gösteriyor ama kimse kusura bakmasın. Sözlerim nereye gidiyorsa gitsin" dedi.

RADİKAL - 18 işçinin sular altında kaldığı Ermenek’teki maden faciasıyla ilgili olarak konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Türkiye'de Karaman'daki gibi çok sayıda küçük maden var. Bunlar efektif değil. İşveren, daha fazla kar için yatırım yapmıyor. İşte bu tür madenler kapatılmalı” dedi.

Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Çelik’e konuşan Bakan Çelik, faciaya kaza diyemediğini belirterek ihmal iddialarına da işaret etti.

Murat Çelik’in Vatan gazetesinin bugünkü (30 Ekim 2014) sayısında yayımlanan, “Hepsi kapatılmalı” başlıklı yazısında yer alan görüşme şöyle:

- Sayın Bakan, öncelikle geçmiş olsun. Pek umut yok ama umarım iyi haberler alırız oradan...

Teşekkür ederim, sağolun. İnşallah, inşallah...

- Sizin Ermenek’teki ilk temaslarınızın ardından, CHP milletvekillerinin de bulunduğu ortamda bu madenin kapatılması gerektiğini söylediğinize dair haberler var internette. Bu mu düşünceniz?

Bakın benim söylediğim şudur. Açıkça söylüyorum. Kim alınıyorsa, sözlerim kime gidiyorsa gitsin. İçim yanıyor benim. Gerçekleri konuşmayacak mıyız? Şunu söylüyorum... Soma’da 301 kişi öldü. Daha birkaç gün sonra ‘İlla ki maden tekrar açılsın’ dendi. Bunu oradaki işçi de istedi, işveren de istedi, esnaf, yöre halkı, herkes istedi. Bölge halkından gelen bu talep doğrultusunda, yaşanan sosyal sorunlar üzerine, yetkililer, mülki amirler, bölge milletvekillerine kadar herkes açılması için talepte bulundu, baskılar yaptı.

- Bakan arkadaşlarınızdan da geldi mi ‘açılsın’ talebi?
Yok canım, bakanlar biziz zaten. Ama dediğim gibi herkesten geldi. Hatta bizlere, eş, dost, tanıdıklarımızı araya sokup ulaşmaya çalışanlar bile oldu. Biz bu duruma rağmen önce açmadık. Ne zaman ki bir galeri sağlıklı hale getirildi, yalnız o galeriyi açtık. Işıklar Ocağı... Onu da her gün başına müfettiş koyarak açtık. 2 gün sonra o galeride yangın çıktı. 50 olması gereken gaz seviyesi 150’ye çıktı. Hemen tahliye edildi, duvar örüldü ve oksijensiz bırakılıp yangın söndürüldü. Allah’tan böyle tedbirli davranmışız ve hemen yine kapatmışız.

- Ermenek’teki durum nedir peki? Yine ihmal mi var?
Bakın buradaki kazada... Gerçi bilemiyorum kaza demek ne kadar doğru. Bu kaza değil aslında. Yer altından buraya bir su patlaması var. Altını çizerek söylüyorum, kesin değil ama ilk incelemelere ve tespitlere göre, daha önce kullanılan ama şu anda metruk halde duran galeriler var, oralarda su birikintileri var. Belli ki çok su birikti o terk edilmiş olan, kullanılmayan galerilerde. Tekrar ediyorum kesin değil, ilk tahminler bu yönde, buralarda biriken suyun aşağıya deşarj olması gibi bir durum var. Böyle görünüyor.

- Siz de indiniz madene. Nedir izlenimleriniz?
Murat bey bakın, çok açık söylüyorum. Benim gördüğüm, bu madene ruhsat verilmemeliydi. Madene Sayın Başbakan ile indik. Ondan önce, 3 bakan indik. Çıkarken hepimizin ceketleri sırılsıklam oldu. Düşünün içerideki durumu. Yüzde 35 eğimli, 350 - 400 metre aşağı iniyor işçi. Raylı sistem yok, asansör yok. Yaya olarak... ‘Geri çıkmamız 45 dakika alıyor’ diyor işçiler. Biz 200 metre indik, çıkıncaya kadar hiç birimizde takat kalmadı. Bu işçi nasıl çalışacak?

- Siz böyle söyleyince, insanlar da haklı olarak, “İyi ama icra makamında olan sizlersiniz, neden gereği yapılmıyor” diyor.
Tamam, tabii ki biz yapacağız. Sorunların birçoğunu çözüyoruz ama çözülemeyenleri de konuşmamız gerekiyor. Bakın bu madencilik işinde, biliyorsunuz, önce yer projelendiriliyor ve arama ruhsatı veriliyor. Ara kardeşim burada. Ne kadar bir rezerv var bak. Bölgenin 3 boyutlu görüntülerine kadar çekiliyor. Sonra da, 3 yıllık dönem içinde işletme ruhsatı veriliyor. Bizim görevimiz bu aşamadan sonra başlıyor. Yani aslında tali görev bizimki. Denetimleri yapmak bizim görevimiz. Ama bakın açıkça söylüyorum, Türk madenciliğinin yapısal sorunları var. Hodri meydan, bunları her yerde, herkesle konuşmaya varım ben. Bakın mesela Zonguldak’taki düzen... Orada basıyorsunuz asansörün düğmesine, iniyorsunuz yüzlerce metre aşağıya. Keza raylı sistem... Yatırım ortada. Burada ise yatırım yok. Burası ve burası gibi küçük işletmelerde, adam para harcamıyor, yatırım yapmıyor. Bu küçük işletmeler, güvenlik açısından yatırıma engel işletmeler.

- Ve bu yüzden, bu tür küçük madenlerin kapatılmasından yanasınız öyle mi?

Aynen öyle. Türkiye’de yüksek rezervli büyük madenlerin yanı sıra çok sayıda küçük maden var. Bunlar efektif değil. Buradaki, Karaman’daki maden gibi... İş sağlığı güvenliği hükümlerine uygun olmayan... İşveren, böyle küçük madenler olunca, az sayıda işçinin çalıştığı, rezervi tükenmek üzere olan bu tip ocaklara gereken yatırımı yapmıyor. Daha fazla kar elde etmek için maliyeti minimumda tutmaya çalışıyor ve bu sebeple mevzuatın gereği olan tedbirlerin yarattığı masraftan kaçınıyor. Ben işte bu tür madenlerin kapatılması gerekir diyorum. Bunların kapatılması ve bunların yerine, daha büyük ve iş sağlığı güvenliği koşullarının sağlanabileceği madenlere ağırlık verilmesi gerekir. Söylediğim budur.

- Sayın Bakan, tüm bu anlattıklarınız, en yetkili ağızdan gelen bir ‘acı itiraf’ değil mi?
İtiraf tabii ki. Bakın ben geçenlerde İstanbul’daki asansör olayında da söyledim bunu. Acı gerçekler var. İmar rantı yok mu bu memlekette? Ben bunları söyleyince bazıları tepki gösteriyor ama kimse kusura bakmasın. Sözlerim nereye gidiyorsa gitsin. Belediyeye ise belediyeye, bakanlığa ise bakanlığa, kendi bakanlığıma ise kendi bakanlığıma. Bu kadar da açık konuşuyorum. İnsanlar ölüyor, içimiz yanıyor. Bazı şeylerin açık açık konuşulması gerekmiyor mu?
 
Kendi hatalarının üstünü kapatmak için direk olarak bu madenler kapatılmalı nasıl denir. Türkiye'miz zengin madenleriyle ünlüdür fakat direk olarak kapatılmalı deniyor bu şekilde diyeceklerine denetimleri tam anlamıyla yapmıyoruz deseler ya! Tüm önlemleri aldırsalar ya! Almayanlara tüm cezai işlemleri yapsalar ya! Zaten milletimiz aç makineleşme insan gücünü ortadan kaldırmakta bu insanlar ne yapacaklar ne yiyip ne içecekler... O zaman inşaatlarda da kaza oluyor insanlar ölüyor bunlarıda durdursa kapatsalar ya! İnsanların gözünü boyamaya devam...
 
Gelişmeler bitmiyor. Konya kapalı havzası ile ilgili TEMA vakfı tarafından Nisan 2014 'te bir rapor hazırlamış. Yer altı sularının çekilmesiyle Tarım ve ekolojinin nasıl değişeceğini anlatan raporda aşağıda ki cümleler bugün ki kazayı çok net özetlemektedir.

Ekteki raporun 55. sayfasına bakıldığında aşağıdaki ifadeler geçmektedir.


Bu rapordan sonra şu soruyu sormak gerekiyor. Olacağı öngörülmüş bir şeyin gerçekleşmesini kaza olarak değerlendirmek ne kadar doğru olacaktır.
 

Ekli dosyalar

  • TERMIK SANTRAL RAPOR A5 BASKI.pdf
    773,3 KB · Görüntüleme: 78
@Ali KİLCİ

Faruk Çelik dayanamadı itiraf etti
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yaşanan işçi ölümleriyle ilgili olarak öz eleştiride bulundu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Ermenek'te madende çalışan işçiler ve aileleriyle görüşme fırsatı buldu. Bakan Çelik ilk önce işçileri dinledi sonra da acı bir itirafta bulundu.

Bakan Çelik “Bu acı çekilecek gibi değil. Ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor. Sorumluluk hepimizde can önemliyse kapatırız. Ancak ‘Tehlike geliyor’ diyecek olan buradakiler. Bu gidişle daha çok acı yaşarız. İşverenler ‘İşçiye 3 kuruş ödeyeceğiz’ diye işçiden 5 kuruşu kesiyor. Biz o parayı kesilsin diye vermedik. Buradaki talihsizlik yasanın yeni yürürlüğe girmesi. Keşke kayıpsız aklımız başımıza gelse” yanıtını verdi. Çelik, “Denetime gelen müfettişleri görmüyoruz” diye dert yanan işçilere de “Şerefsizlik yapıyorlarsa bu alçaklıktır” karşılığını verdi.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
@Ali KİLCİ
Ali Bey katılıyorum size
şu geldi aklıma şantiyede bir mail atardık 50 kişi arar 10 kişi de işten çıkartılır sınız derdi ....
bakan bey 50 kişi arayınca açıyorsa onuda bakanlıktan atarlar diye hepsine onay verip tekrar geri açtırıyor kanunu yapan insanlar böyle diyorsa biz uzman ne yapsın bakanlığa mail atar bakanlık gelir kapatılır sonra geri açılır ve en önemlisi açıldıktan sonra kazalar insan ölür ama değişen bir şey olmaz iyi çalışmalar
 
Benim kafama takılan şu. Madenlerde tüm siyasetçiler Ramazan ayının bir gününü iftar açmak için madencilerle yer altında geçiriyorlar. İş güvenliği meselesi hiç gündeme gelmiyor. Şimdi mi akıllarına gelmiş işçiler yemeklerini yer altında yiyormuş demek. Ya bu konuda fikirlerini ve şikayetlerini söylüyorlar basın gündeme getirmiyor ya da bu tip iş kazaları olduktan sonra siyasi rant elde etmek için bu tür konular gündeme getiriyorlar.Yorumlarınız nasıl olacak merak ediyorum.
 
Kazaların tek sorumlusu biz miyiz

Çalışma Bakanı Çelik: 1960 model çalışma tarzıyla üretim yapıldığı sürece bu kazalar yaşanır. Beni ve bürokratlarımı sorumlu tutmak sorunu çözer mi?
Maden facialarının ardından okların çevrildiği Çalışma Bakanı Faruk Çelik , 1960 model çalışma tarzıyla madenlerde üretim yapıldığı sürece bu tür kazaların yaşanacağını söyledi.

Nuray Babacan'ın Hürriyet'teki haberine göre Çelik “Soma soruşturmasında savcılık müfettişlerime soruşturma izni istedi vermedim. Şimdi beni ve benim bürokratlarımı sorumlu tutmak sorunu çözecek mi? Bu tür olayların tek sorumlusu biz miyiz?” diye konuştu.

Soma'da 301 işçinin hayatnı kaybettiği maden faciasına ilişkin şirket sahibi dahil 7 kişi hakkında 301 kez ağırlaştırılmış mübbet hapis talep edilmesinin ardından kamu yönetiminin olaydaki sorumluluğu da tartışılmaya başlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Soma iddianamesinin hazırlanmasının ardından facianın kamu sorumlularıyla ilgili iki müfettiş hakkında soruşturma başlattıklarını, savcının soruşturma izni istediği genel müdür ve müfettişler için ise izin vermediğini açıkladı. Çelik, Hürriyet’e, kendisini ve bürokratlarını sorumlu tutmanın sorunu çözmeyeceğini savunarak, “Açıkca söylüyorum, bunu manşet yapın. Bu yapı kaza üretir” dedi.

İZİN İSTEDİLER VERMEDİM

Bakan Çelik Soma’daki soruşturma için savcıya neden izin vermediğini şöyle anlattı: “Savcı, Soma’daki soruşturma için bizden izin istedi. Vermedim, niye vermedim? Olayın faili olarak gösterilen Kasım Özer benim İş Sağlığı Ve Güvenliği Genel Müdürüm. İşçilerin güvenliği ile ilgili mevzuatı hazırlayan adamım, bu işle ne ilgisi olabilir? Bir de 2009 yılından itibaren teftiş yapan tüm müfettişlerin listesini istediler. Madene o tarihte ruhsat verildi diye, bu tarihe kadar hiç kaza olmamış, müfettişlerin ismini niye istiyorsun; tabii ki kabul etmedim. Olaya müdahil olmayan kişilerle ilgili istenilen izin bana ideolojik geldi.”

1960 MODEL MADENCİLİK

Hem Soma’da hem Ermenek’te bu işin kamu alanındaki sorumlusunun ortaya çıkmasını herkesten çok istediğini vurgulayan Çelik “Ama algı yönetimi yapmak isteyenlere de izin vermem. Biz bakanlık olarak idari soruşturma başlattık. 2014 ve 2014’de Soma denetimlerini yapan iki müfettişle ilgili soruşturma yapıyoruz, bitmek üzere yakında açıklayacağım. Olaya bir bütün olarak bakmak lazım, basın bunu yapmıyor. Bu işin yanlışı nerede, oturup hepsini araştıralım. Bizim teftişlerimiz anlıktır, uyarı niteliğindedir. Ama asıl sorun 1960 model arabayla, bugün ne yaptığınız? 2014’de 60 model arabayla iş yaparsanız bu olur” diye konuştu.

KAMU SADECE BİZ MİYİZ?

Bakan Çelik sorunun madenciliğin eski usül yöntemlerle yapılması olduğuna dikkat çekerek “Bunu ortadan kaldırmalıyız. Açıkca söylüyorum, bunu manşet yapın. Bu yapı kaza üretir. Her an benzer olaylar yaşanabilir. Önlemek için ne yapacağız? Teknoloji ağırlıklı havza madenciliği, proje madenciliği yapacağız. Ölümleri önlemenin başka yolu yok. Şimdi beni ve benim bürokratlarımı sorumlu tutmak sorunu çözecek mi? Bu tür olayların tek sorumlusu biz miyiz? Tüm muhataplara bakmak lazım. Benim tarafından sadece teftiş var. Bu işin tek tarafı biz miyiz? Kamu sorumlusu dediğiniz de bir tek biz mi aklınıza geliyoruz?” dedi.
 
Madendeki göçük açılmaya çalışılıyor ya işte bunun altında birşeyler daha aramak gerekiyor... onların amacı çalışanları çıkarmak değildir. madeni eski haline döndürüp tekrardan çalıştırmak... ilerleyen zamanlarda da bunu göreceksiniz.
 
suyu çekme çalışmalarında da hata ve eksiklikler olduğunu düşünüyorum su pompaları ile su çekiliyor ama oradaki su nomal su değil yüksek oaranda çamurlu,balçık.su çekmeniz yeterli değil pompalar çamur çekmeye uygun mu( çamur pompaları mı) bilmiyoruz ?
 
Üst