• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Mühendisle Evli Olmak! “riskler, Tehlikeler Ve Kazalar”(haberexen)engin Konyaligil Yazdı.

Engin KONYALIGİL

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ekim 2014
Sertifika
A Sınıfı
Firma
Sağlık Bakanlığı
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!

[email protected]
Hani hep derler evlilik aşkı öldürür diye! İki kişi, flört döneminde deliler gibi birbirini severken, evlendikten sonra aşkın biteceği düşüncesi kimisine göre yaşayarak kanıtlanmış, kimisine göre de aksi cephede değerlendirilen bir konu olmuştur.

Geçen hafta çok sevdiğim iki mühendis arkadaşım birlikteliklerini evlilikle tamamladılar. Allah mesut etsin, rabbim hiç sıkıntı çektirmesin inşallah. Fakat kendime şu soruyu da sormaktan alamadım; “ İki mühendisin evlilik müessesesinde aynı evi paylaşması” acaba ne gibi sonuçlar doğurur…

Mühendislik elliyi aşkın branşı ile genişçe elle alınması gereken meslek gruplarının içerisinde yer almaktadır. Bir mühendis, analitik düşünen yani gördüğünü önce parçalayan, sentezleyen ve çözüm odaklı düşünen bir beyne sahiptir. Mühendisler sayısal zekânının hükmettiği bir beyine sahip olduklarından olsa gerek, sosyal konularda çok başarılı oldukları söylenemez. Kadınların mühendislik tercih etme oranı erkeklere istinaden daha azdır. Dilerseniz, bir mühendisin evlilik aşamasına gelene kadar geçen zamanı eğlenceli bir hale getirerek kronolojik olarak inceleyelim.

Benim şöyle bir tezim var. Bildiğiniz üzere, ülkemizde yapılan üniversite sınavlarında sayısal anlamda en yüksek puana sahip bölümlerin başlarında, mühendislik fakülteleri gelir. O zaman şunu demek yanlış olmaz herhalde “Sayısal zeka ne kadar çok ise, sosyallikte o kadar azdır.”

Nerden seçtim ben bu bölümü ya!

Mühendislik fakültelerine girmiş bir kişi hesabı, kitabı, çizimi, araştırmayı, bol projeleri ve laboratuarları sevmeyi göze almalıdır. Sabahlara kadar ders çalışmayı ve bir dönemde olsa gençliğini yaşayamayacağını bilmelidir. Bazı bölümlerdeki öğrenciler, vize ve final sınavlarına kampus minibüslerinde seyahat halindeyken, aracın bir veya iki kırmıza ışıkta durulması ile sınavlarını verirken! Mühendislik öğrencileri sınavlara birkaç hafta önceden çalışması gerekmektedir.

Ve okul biter. Meslek hayatına atılırlar. Kısacası beyaz yakalılar arasına girmişlerdir. Tıpkı bizler ve niceleri gibi… Çalışma hayatının öğrencilik hayatına benzemediğini kısa zamanda anlayıp, biraz daha fazla sosyalleşmesi gerektiğini düşünür ve adımlarını ona göre atar. Her şeyden önce mesleklerini topluma anlatmakta veya kendilerini topluma benimsetmekte zorluk yaşayabilirler. Özelikle toplumun büyük bir kesimi tarafından makine mühendisleri tamirci, elektrik mühendisleri priz tamircisi, gıda mühendisleri de unlu mamuller ustası olarak bilinirken…

Ve geldik evlenmeye…

En önemli sorun bence burada başlıyor. Çünkü o zamana kadar tüm sorun ve problemleri ezberledikleri formüllere dayalı çözmüştüler. Ama “Evliliğin henüz formülü yoktu.” İmalar, küsmeler, tripler, geçimsizlikler daha neler neler… Hele hele karşı cinsle olan ilişki içinden çıkılamayacak bir hal aldıysa o zaman olay tam bir “T cetveli” çözümleyicisi halini alır. Özellikle hem cinsim olan erkekler için söyleyebilirim. Bir tek cümleden binlerce anlam çıkartabilen ve müthiş işleyen kontra beyne sahip eşleri karşısında gözlerine fener tutulmuş bir tavşan misali kalırlar. Çünkü alışmadığı bir durumdur bu, denklemin kaç bilinmeyenli olduğunu çözmeye çalışırken atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.

Peki ya mühendisle evli olan kadınlar ne yapsın! İmaların hiçbir işe yaramadığı, çoğuna göre anti-sosyal olan birini… Mesela bir dönem oldukça popüler olan senden “elektrik alamadım” sözcüğü bir mühendise söylendiğinde, onun bundan anlayacağı ölçümler ve kontrol kalemli kadar somut kavramlardır.

Bu kadar da değil dediğinizin farkındayım! Haklı olabilirsiniz. Devam ediyorum.

Evlilik açısından ailelerin kızlarını vermek istedikleri meslek gurupları arasında, doktorlardan sonra geldiği de unutulmamalıdır. Bunu ben değil toplum söylemiş! Yeşilçam sahnelerine konu olmuş, resmen değimleşmiştir. “Benim kızımı ne doktorlar ne mühendisler istedi de vermedik!” Ya hal bu yani…

Peki ya şimdi böylemi! Cevabı net ve açık değimli…

Simdi gelelim, iki mühendisin evliliğinde ne gibi sonuçlar ortaya çıkar kısmına… Ben sizler için bir algoritma oluşturdum. Şöyle ki;

Şimdi A ve B branşlarda iki mühendis evlenmiş, her ikisi de çalışmakta.

En iyi ihtimalle saat 17.00 de işten çıktı, eve gitmesi 1 saat, saat oldu 18.00, yemek yap veya hazır yemek varsa sofrayı kur ve yardım et.

He! Unutmadan söyleyelim, eve ilk girişinde o üzerine giydiği şık kıyafetler çıkartılmalı, yaklaşık bir haftadır giydiğin ve ne olduğu belirsiz ev kıyafetlerin giyilmelidir.

Saat 19.00 gibi yemeğe oturulur. Daha sonra yaşanılan serbest zamandır. Genelde hır gür olmadığı takdirde! Televizyon, film, maç, sohbet, dedikodu falan filan derken! Saat 23.00 yapılır ertesi gün iş vardır yatılır…

Para harcamadan genelde korkulur. Çünkü evliliğin devamı bile bilinmezken! Ev, araba, yat kat alınma planları yapılır ve sosyalleşmeye sınırlama getirilir. İki haftada bir gün!

Bakın henüz maceramıza hamilelik, çocuk ve akraba olaylarını eklemedim.

Özetle evliliklerin çoğunda olan iyili kötülü olayları yaşadı iki mühendisimiz…

Unutmadan söyleyeyim İngiltere de bir araştırma yapmışlar, evlenilecek meslek grupları arasında en ideal meslek grubu mühendisler çıkmış! Bekârlara duyurulur.

Son olarak bahsettiğim içerik ve kurgu tamamen benim kendi düşüncelerimden ibarettir. Her hangi bir istatistik veya bilimsel bir dayanağı yoktur. Ama ileride bilimsel bir yayına konu olabilir mi? Bilmem.

Saygılarımla.

“Kalbinizin aslı sahibine emanet olun.”
 
Üst