• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Inşaatlarda Yatıp Kalkma Yerleri

Fatih Özcan

Site Kurucusu
Katılım
7 Aralık 2013
Şehir
Yurt Dışı
Sertifika
Diğer Belge
Firma
ABL Group
İnşaat sektörü oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Baraj inşaatından, tünel inşaatına; bina inşaatından yol inşaatına kadar. Hepsinin değişik çalışma koşulları ve doğurdukları tehlikeler vardır. Ama hepsinde ortak olan konu, gurbetçi işçilerin konaklaması için ayrılan yerlerdir. İnşaat alanı içinde bulunan yatma kalkma yerleri, özenle üzerinde durulması gereken ve bulaşıcı hastalıkların salgın yapmasına elverişli ortamlardır.

Yatıp kalkma yerleri denilince, 5 sorun odağı akla gelmelidir :
  1. Yatakhane
  2. Soyunma Yeri
  3. Dinlenme Yeri
  4. Yemekhane
  5. Yıkanma Yeri.
İşçi sağlığı iş güvenliği mevzuatı bunların hepsinin ayrı ayrı standartlarını getirmeye çalışmıştır. Bu odaklardaki sorunlar, sosyal yönü ağır basmakla birlikte daha çok sağlıkçıların ilgisini çekecek olan sorunlardır. Bu konuda yol gösterici olması bakımından, 2 tüzük, 1 yönetmelik ve 2 yasadan yararlanacağız:
  • İşçi Sağlığı İş Güvenliği Tüzüğü (R.G. 11.01.1974/14765)
  • İnşaat İşlerinde İşçi Sağlığı İş Güvenliği Tüzüğü (R.G. 12.09.1974/5004)
  • Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği (R.G. 23.12.2003/25325)
  • Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (06.12.1930/1536)
  • Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (R.G. 19.01.2008/26761)
İnşaatlarda ölçeklerin büyümesi ve müteahhit firmaların güç kazanmasına koşut olarak, yatma kalkma yerlerinin yapısal özellikleri de nitelik kazanmaya başlamıştır. Yaptıkları 4-5 katlı binanın bir odasında barınmaya çalışan işçilerin yerini, büyük çadırlarda, ya da prefabrike barakalarda yaşamını sürdüren işçiler almıştır. Yine yaptıkları 4-5 katlı binanın aynı odasında bir tüp gazla yemek yapmaya çalışan işçilerin yerini, işyeri tarafından sağlanan toplu beslenme olanaklarından yararlanan işçiler almıştır. Bütün bunlar olumlu gelişmelerdir. Ama hala istenilen ve mevzuat tarafından öngörülen düzeyde değildir.

İşçi Sağlığı İş Güvenliği Tüzüğü'nün öngördükleri :
  • Çalışanların kolaylıkla yararlanabilecekleri ve ilgili Tüzük'te gösterilen nitelikte serin içme suyu bulundurulmalıdır (Madde 31-35)
  • İşçilere rahat yemek yenebilecek genişlik ve nitelikte yemek yeme yeri sağlanmalıdır (Madde 36).
  • İşçilerin kullanımı için uygun yerlerde yeterli sayıda hela bulunmalıdır. Bunların sayısı 30 erkek işçi için bir kabin ve bir pisuvar olarak hesaplanmalıdır (Madde 38).
  • İşçilerin iş sonrası el-yüz ve vücut temizliklerini yapmaları için, el yüz yıkama yerleri ve duş tesisleri yapılmalıdır (Madde 39-40)
  • Yaşama alanlarında, haşarat, böcek ve kemirici hayvanların bulunmaması, üremeyi kolaylaştıran koşulların giderilmesi ve yokedilmeleri sağlanmalı; sineklere karşı kapı ve pencerelere tel kafes takılmalıdır (Madde 30).
  • İşçilerin yatıp kalkma yerlerinde uygun sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalıdır (Tüzük'te bunun için özel bir bölüm ayrılmış olup, madde 46-56 arasında yer almaktadır).
  • “Özellikle yatıp kalkma yerlerinde dikkat edilmesi gerekir” uyarısıyla, işyerlerinde bulaşıcı hastalıklarla mücadele edilmelidir (Madde 57-58)
Görüldüğü gibi, Tüzük, öngördüğü işveren yükümlülüklerini oldukça ayrıntılı bir biçimde ve yanlış anlaşılmaya elvermeyecek biçimde dile getirmektedir. Bu özelliği ile yol gösterici bir karakter de kazanmaktadır. Öte yandan, yanlış anlaşılma olasılığını ve önlemlerin eksik alınma bahanelerini de ortadan kaldırmaktadır.

Tüzük'ün “İşçilere Ait Yatıp Kalkma Yerlerinde (Koğuş) ve Diğer Müştemilatında Bulunması Gereken Sağlık Şartları ve Güvenlik Tedbirleri” başlıklı ikinci bölümünden bazı hükümleri sıralayarak bu söylediğimizi örneklendirmek istiyoruz (Madde 48):
  • Koğuşların tabanı her gün kolaylıkla temizlenecek ve gerektiğinde yıkanacak nitelikte, duvar ve tavanların yüzleri de kolayca sıvanıp boyanacak veya badana edilecek şekilde yapılmış ve açık renk bir boya ile boyanmış veya badana edilmiş olmalıdır.
  • Koğuşlardaki pencerelerin üst kısımlarının her zaman açılıp kapanır olmasına (vasistaslı) ek olarak koğuşlarda havayı devamlı bir şekilde değiştirebilecek donanım, baca, menfez veya elektrikli özel havalandırma cihazları bulanmalıdır.
  • Koğuşlarda tavan yüksekliği 280 cm.den aşağı olmamalı ve adam başına düşen hava hacmi, en az 12 metreküp olarak hesaplanmalıdır.
  • Koğuşlarda yatakların yerle bağlantısı kesilmiş olmalı; aralarında en az 80 cm. açıklık bulunmalı; iki katlı karyola ranza kullanılmaktaysa, katlar arasındaki genişlik 80 cm.den az olmamalıdır.
  • Yatak örtüsü (çarşaf), yastık kılıfı, pike, battaniye vb yatak eşyası temiz bulundurulmalıdır.
  • Koğuşlar, geceleri yatma zamanına kadar sürekli, koridor ve helalar ise sürekli olarak aydınlatılmalı; koğuş kapılarının yukarı kısımları, camlı yapılmakla, koridordaki ışıktan yararlanılması sağlanmalıdır.
  • Koğuşların soğuk mevsimlerde, koğuşların sağlığa uygun bir biçimde ısıtılması gerekir. Isıtma amacıyla, havagazı, mangal kömürü, kok gömürü veya üstü açık ateşle veya borusuz petrol sobası ile ısıtılması yasaktır.
  • Koğuşlarda yemek pişirilmemeli ve yenilmemelidir.
İnşaatlar, zehirli, tehlikeli, tozlu ve kirli işler olarak sıralanan işler arasında yer almaktadır. Bu bakımdan işçilerin, iş giysileri ile koğuşa gelmemeleri gerekmektedir. İş giysileri ile temiz giysilerini bulunduracakları, iki kapaklı ve Tüzük'te ölçüleri veren giysi dolaplarının bulunduğu, koğuşları dışında bir soyunma yerleri bulunmalıdır (Madde 43).

Dinlenme amacıyla iki ayrı bir koğuş ayrılmalıdır. Hem yatma kalkmanın hem de dinlenmenin aynı koğuşta yapılması, farklı saatlerde ve farklı biçimlerde dinlenme gereksinmesi olanlar için sorun yaratabilmektedir. Kaldı ki, başta televizyon, müzik dinleme, türkü söyleme vb beğenilerin herkesle paylaşılması da gerekmemektedir. Kaldı ki, dinlenme koğuşunun ayrılmadığı inşaatlardaki en önemli sorunlardan biri de, sigara içme alışkanlıklarıdır. Kesinlikle yatma kalkma amaçlı kullanılan koğuşlarda sigara içilmesi yasaktır. Dinlenme amaçlı olanlardan da, sigara içenler için ayrı ve iyi havalandırılmış bir koğuş ayrılması gerekir.

Barınmasının işyerlerinde sağlandığı, gurbetçi işçilerin çalıştığı inşaatlarda, önemli sorunlardan biri de hastalanan işçiler için ayrı bir koğuş oluşturulmasının gerekli olmasıdır (Madde 49). Özellikle bulaşıcı hastalıklarla mücadelede bu çok önemlidir. Ancak bunun ötesinde, sağlam işçilerin dinlenme saatleri ve hastaların sağlık personelince izlenme olanakları bakımından da, ayrı bir koğuş daha akla uygundur.

Öte yandan, temizlik açısından, yemekhane, banyo yerleri ve helalar kadar üzerinde durulması gereken konu, işçilerin çamaşırlarını yıkayabilecekleri, bir çamaşırhane ve ütü yerini bulunması zorunluluğudur (Madde 51).

Bulaşıcı hastalıklarla mücadele, özellikle yakın ilişki içerisinde ve kalabalıklar halinde yaşayan ya da çalışan işçiler açısından vazgeçilmez bir önem taşımaktadır. Onun için İşçi Sağlığı İş Güvenliği Tüzüğü'nde, bu konuda özel bir bölüm ayrılmıştır (Madde 59). Mevzuatın da genel olarak çok üzerinde durduğu iki konu burada da, önemle belirtilmektedir. Bunlardan birincisi işe giriş muayenesi ve ikincisi eğitimdir. Özellikle inşaat işçilerin işe alınmasında, yalnızca “ağır ve tehlikeli işlerde çalışabilir raporu”yla yetinilmemeli; tıpkı besin işlerinde çalışanlarda gördüğümüz gibi “bulaşıcı hastalığı olmadığına ilişkin (portör) raporu” da istenmelidir.

İnşaat işçilerinin, evlerinden uzakta uzun aylar kalmaları, yaşlarının genç olması gözönünde tutularak, cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda da uyarılmaları önem kazanmaktadır. Özellikle, görece daha duyarlı (çeşitli mikroplarla az karşılaşmış) yörelerden geldikleri düşünüldüğünde, bu hastalıkları yörelerine de taşıyabilecekleri ve bunun ülke çapında halk sağlığını etkileyen bir olgu olabileceği akıllardan uzak tutulmamalıdır.

İnşaat işleri, doğası gereği, işçi giriş-çıkışının yüksek olduğu işlerdir. Bunda inşaatın gelişim aşamalarında, farklı farklı işlerin ortaya çıkması ve uzmanlaşmış işçi gruplarının, rollerini yerine getirip sahneyi terketmeleri gereği etkili olmaktadır. Bu bakımdan, muayenelerin ve eğitimlerin, gecikmeden yapılabilmesi için, inşaat işyerlerinde sağlık örgütünün bulunması gereklidir. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Tüzüğü, bu konuda da yol gösterici olmaktadır. Ağır ve tehlikeli işlerin yapıldığı yerlerde hemşire ya da sağlık memuru ve yeterince sağlıkçı işçi (ilk yardım kursu görmüş) bulundurulması zorunludur (Madde 106-107). İnşaat işlerinde kaza riskinin yüksekliği ve gerçekleşen iş kazalarının sıklığı, bizi, işyeri sağlık örgütünün içine işyeri hekimini de katmak zorunda bırakmaktadır. Bu bakımdan, inşaat işlerinde öncelikle, işyeri hekimi istihdamının sınırlayan 50 işçi bulunma gerekliliği ortadan kaldırılmalıdır. Küçük ölçekli inşaatlarda, bu konuda ortaklaşa çözüm yollarına başvurulabilir.

Yargı çevrelerindeki kuvvetli inanış yukarıda saydığımız Tüzük maddelerinin 1475 sayılı yasaya dayalı bir İş Kanunu ile çıkarılmış olması dolayısıyla, kendiliğinden ortadan kalktığı doğrultusundadır. Bu görüşe Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş örgütü katılmamaktadır. Ama bu denli önem gösteren bir konunun tartışmalı olduğu açıktır. Bu durumda, inşaatlarda yaşama alanlarına uygulanabilecek herhangi bir işveren yükümlülüğü kalmamaktadır.

Bu sorun kaynağını, ÇSGB'nin 2003 yılından başlayarak AB Direktiflerini Türkçeye kazandırarak bunlara Yönetmelik adını koyarak yürürlüğe sokmasından kaynaklanmaktadır.

Yapı İşlerinde İş Sağlığı Güvenliği Yönetmeliği, bu çerçevede çıkarılan Yönetmelik'lerdendir. Yapı işlerinde olmasına karşın, yatma kalkma yerleri başta olmak üzere yukarıda saydığımız yaşam olanaklarından hiç söz etmemektedir. Akla, Avrupa Birliği ülkelerinde, inşaat sektöründe, gurbet geleneğinin olmaması ve bunun için de bunun için yasal düzenlemeye gereksinme duyulmaması gelmektedir. İşte bire bir “tercüme”nin sakıncaları.. Bir yukarıda saydığımız ayrıntılı yasal düzenlemelere bakın; bir de “Yapı İşlerinde İş Sağlığı Güvenliği Yönetmeliği”nin eklerinde yer alan konuyla ilgili bir paragraflık hükümlere :

“EK-4 Madde 15. Dinlenme ve Barınma Yerleri”

15.1. Özellikle, çalışan işçi sayısının fazla olması vay işin niteliği veya çalışma yerinin uzak olması ve benzeri nedenlerin, sağlık ve güvenlik yönünden gerektirmesi halinde, işçilere, kolay ulaşılabilen dinlenme ve/veya barınma yerleri sağlanacaktır.

15.2. Dinlenme odaları veya barınma yerleri yeterli genişlikte olacak ve buralarda işçiler için yeterli sayıda masa ve arkalıklı sandalye bulunacaktır.

15.3. Bu tür imkanlar yoksa iş aralarında işçilerin dinlenebileceği yerler sağlanacaktır.

15.4. Sabit barınma tesislerinde, bir dinlenme odası, bir boş vakit değerlendirme odası, yeterli duş, tuvalet, lavabo ve temizlik malzemesi bulunacaktır. İşçi sayısı göz önünde bulundurularak bu yerlerde yatak, dolap, masa ve arkalıklı sandalyeler bulunacak ve bunlar kadın ve erkek işçilerin varlığı dikkate alınarak yerleştirilecektir.

15.5. Dinlenme odaları ve barınma yerlerinde sigara içmeyenlerin, sigara dumanından korunmaları için gerekli tedbirler alınacaktır.

Her ülkenin, kendine göre sosyo-kültürel özelliklerini öne çıkarması ve koruması gerektiği ne yazık ki göz önünde tutulmamıştır. Kaldı ki, Tüzük ile düzenlemenin gücüne oranla, Yönetmelik ile gerçekleştirilen yasal düzenlemelerin gücü daha zayıftır.

Önerilerimiz :
  • Uygulamadaki tartışmalara son verilmesi amacıyla, İşçi Sağlığı İş Güvenliği Tüzüğü aynen ilan edilmelidir.
  • Bu işveren yükümlülük belgesine, bir de işyerlerinde barınması sağlanacak işçilerden, “ağır ve tehlikeli işlerde çalışabilir raporu”nun yanı sıra, tıpkı besin işlerinde çalışan işçilere alındığı gibi “bulaşıcı hastalığı olmadığına ilişkin (portör) raporu” alınması öngörülmelidir.
  • İş kazası ve bulaşıcı hastalık yayılma olasılıkları gözönünde tutularak, işyerinde sağlık örgütü (doktor,hemşire, sağlıkçı işçi) bulundurma zorunluluğunda 50 işçinin varlığı koşulu, öncelikle, inşaatlar için ortadan kaldırılmalıdır.
  • Bu mevzuatın tüm inşaatlarda aynen uygulanmalıdır.
  • Küçük ölçekli olmaları nedeniyle, bu standartları yakalayamayacak olan inşaatlarda ise ortaklaşa çözümler üretilmesi sağlanmalıdır.
  • Tıpkı inşaat işçileri gibi memleketlerinden geçici olarak (ve tüm ailesi ile birlikte) gelen gurbetçi-mevsimlik tarım işçileri için de aynı standartların bir an önce uygulanması, onların sefaletten kurtarılması ve çalışanlar arasında adaletin sağlanmalıdır.
KUTU

Emektar Şantiye Kurucu Mehmet Avlu'nun ilan panosundaki duyurusu :

Yatakhane Nasıl Olmalı
  • Ranzalar oksitlenmeden korunmalı
  • Kişisel temizlik, el ayak yıkanmadan girilmemeli
  • Zemin temiz tutulmalı
  • Yatak, yorgan, yastık, nevresim yeni olmalı
  • Giysi ve ayakkabı dolabı olmalı
  • İş elbisesinin temizlenmesi gerekli
  • Isıtma, soğutma, havalandırma yeterli olmalı
  • Işıklandırma yeterli olmalı
  • m2'ye yeteri kadar yatak konmalı
  • Yangın söndürme tertibatı olmalı
  • Haşere ile mücadele kapsamında etraf ilaçlanmalı
  • Camlar ve sineklikler korunmalı.
Kaynak
  1. Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 
Üst