• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Isg Risk Değerlendirmesinde Nelere Dikkat Etmeliyiz

Fatih Özcan

Site Kurucusu
Katılım
7 Aralık 2013
Şehir
Yurt Dışı
Sertifika
Diğer Belge
Firma
ABL Group
İSG Risk değerlendirmesi yöntemlerinin tümü aynı kefeye konulamaz!
  • Daha önce de pek çok kez belirtildiği gibi risk değerlendirmesi ve risk yönetimi sürecinde kullanılan pek çok yöntem ve bunlarla ilgili oluşturulmuş pek çok standart bulunuyor. ASSE Risk Değerlendirme Enstitüsü web sitesinin aşağıdaki linkinde de risk değerlendirmesi amaçlı kullanılan standartların geniş bir listesi ve kullanım alanları görülebilir.
    Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
  • Bunların dışında da, sektörel faaliyetlere veya kuruluşların faaliyetlerine özgü olarak geliştirilmiş çok sayıda metodoloji ve standart bulunuyor. Bunların toplam sayısını bilmek oldukça güç, ancak birkaç yüz civarında olduğunu tahmin etmemiz sanırım yanlış olmaz.
  • Öte yandan, risk değerlendirme amacıyla kullanılan yöntemlerin tümünü aynı kefede değerlendiremeyiz. Risk değerlendirilmesi amacıyla kullanılan her bir yöntemin kullanım alanı ve zamanlaması farklıdır.

İSG risk değerlendirmesinde kullanılan yüzlerce metodolojinin tümünün bilinmesi imkansızdır, risk değerlendirmesi metodolojilerinin ortak mantığının kavranması ve hangi durumda hangi metodolojinin kullanılabileceğinin bilinmesi yeterlidir!

  • Bir İSG profesyoneli açısından İSG risk değerlendirmesinde kullanılan ve farklı amaçlar, sektörler, prosesler, vb. Için geliştirilmiş olan yüzlerce metodolojinin tümünün bilinmesi ve uygulanması birkaç ömür isteyebilir. O nedenle risk değerlendirmesinde kullanılan metodolojilerin mümkün olduğunca çok sayıda bilinmesi, metodolojilerin ortak mantığının kavranması, kullanım alanlarının, kullanım zamanlamasının, vb. ana hatları ile bilinmesi ve gerekli durumlarda bu yöntemlerden uygun olanın araştırılarak kullanılması yeterlidir. Risk değerlendirmesi metodolojilerinin ortak mantığının da temelde aşağıdaki soruların cevaplanması olduğu unutulmamalıdır:
    • Ne olabilir? (Örn., Elektrik çarpması)
    • Olasılığı ne olabilir? (Örn. Yüksek)
    • Sebebi ne olabilir? (Elektrik)
    • Sonucu ne olabilir? (Yaralanma, ölüm)
    • Nasıl kabul edilebilir? (Uygun risk kontrol tedbirlerinin alınması yoluyla)
Her risk değerlendirmesi yönteminin kendine özgü kullanım alanı, avantajı ve dezavantajı bulunmaktadır!

Örneğin;

  • Görev Tehlike Analizi (JHA, JSA) bir görevin adımları ile ilgili tehlikelerin ve risklerin belirlenmesine yardımcı olabilir. Ancak Görev Tehlike Analizi örneğin bir prosesin risk değerlendirmesi için yeterli veri sağlamayabilir. Proses risk değerlendirmesi için bu amaçla geliştirilmiş yöntemlerin kullanılması daha uygundur.
  • Proses risk değerlendirmesi için kullanılan yöntemlerden birisi olan HAZOP, proses bileşenlerinin analizine ve prosesin her bir bileşeninde tasarım/işletme kriterlerinden sapmaların yaratabileceği sonuçlara odaklıdır. O nedenle HAZOP yönteminde, prosesin başka bir bileşeninde olan bir arızanın prosesin diğer bileşenine etkisi, bir forkliftin bir proses hattına çarpması, operasyon veya bakım-onarım sırasında personeli elektrik çarpması, çalışanların tehlikeli maddelere maruziyetlerinin yaratacağı riskler, vb. riskler dikkate alınmayabilir, gözden kaçabilir.
  • FMEA da proses/makina/ekipman bileşenlerine odaklı bir metodoloji olduğundan, dezavantajları da HAZOP’a benzerdir.
  • “What if” yöntemi HAZOP’a daha basit bir alternatif olarak kullanılır. Ancak etkinliği sorulan sorulara bağlı olduğundan, incelenen kısımda hangi soruların sorulacağını ve bu soruların nasıl cevaplanabileceğini iyi bilen ekip lideri ve üyelerine ihtiyaç bulunmaktadır. Aksi takdirde bazı tehlike ve riskler gözden kaçabilir.
  • Checlisk olarak da bilinen Soru Listeleri (veya Kontrol Listeleri)yönteminin kullanımı yalnızca özellikleri son derece iyi bilinen kısıtlı bir faaliyet, makina, ekipman, alan, vb. için uygun olabilir. Kullanılacağı alanda uzman kişilerce hazırlanması gerekir. İyi bir şekilde hazırlandığı takdirde hangi konulara odaklanılması gerektiğini hatırlatır. İyi hazırlanmış soru listeleri, uzman olmayan kişilerce kullanılabilir. Ancak iyi bir şekilde hazırlanmış olsa dahi, “tik” atıp geçmeyi teşvik etmesi ve hayal gücünün kullanımını azaltması dezavantajları arasında sayılabilir.
  • Hata Ağacı Analizi iyi uygulandığı takdirde istenmeyen olası veya gerçek bir olayın (örneğin bir iş kazası, yangın, kimyasal sızıntı, vb.) meydana gelmesine neden olabilecek tüm faktörlerin geriye doğru detaylı şekilde analiz edilmesine ve önlemler alınmasına yardımcı olur.
  • Olay Ağacı Analizi Yöntemi ise, Hata Ağacı Yönteminin tam tersine, istenmeyen bir olayın yaratabileceği olaylar dizisinin tanımlanmasına ve istenmeyen olayın sonuçlarının minimize edilmesi için olay ağacının her bir aşamasında önlemler alınmasına yardımcı olur.
  • Hata Ağacı Analizi Yöntemi’nin, Olay Ağacı Analizi Yöntemi’nin ve bu iki yöntemin birleşimi olan Bow-Tie (Papyon) yönteminin kullanılabilmesi için daha önce başlatan bir tepe olayın (veya riskin) başka bir yöntemle (örneğin JSA, What if, HAZOP, FMEA, vb.) veya yaşanmış bir kaza/olay sebebiyle belirlenmiş olması gerekir. Her üç yöntem de iş kazalarının ve acil durum risklerinin kök sebeplerinin araştırılması ve sonuçlarının minimize edilmesi açısından kullanılması uygun yöntemlerdir.
  • Fine & Kinney, yöntemi risklerin derecelendirilmesi amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Fine & Kinney yöntemi kullanılarak tehlike ve riskler tanımlanamaz, “yalnızca" başka yöntemlerle tanımlanmış olan risklerin önem dereceleri belirlenebilir. Benzer şekilde, yaygın olarak kullanılan 5X5 matris yöntemi, Zürich analiz yöntemi de risk dereceleme yöntemleridir. Her risk dereceleme yönteminin de kendine göre avantajı ve dezavantajı bulunmaktadır.
İyi bilinen bir risk değerlendirme yönteminin kullanılıyor olması, risk değerlendirmesinin kalitesini garantilemez!
  • Risk değerlendirme sürecinde kullanılan tüm yöntemler yalnızca kullanım alanında sistematik bir yaklaşım gösterilmesine yardımcı olan yöntemlerdir. Bu yöntemlerin kullanılması risk değerlendirmesinin kalitesini garantilemez. Risk değerlendirmesinin kalitesi, kullanılan yöntemin içeriğinin ne şekilde doldurulduğuyla alakalıdır. Örneğin, proses risk değerlendirmesinde HAZOP yönteminin kullanılması, o risk değerlendirmesinin en mükemmel şekilde yapıldığını garantilemez. Bir kaza araştırmasında Hata Ağacı Analizi Yönteminin kullanılıyor olması, o kaza araştırmasının en mükemmel şekilde yapıldığını göstermez.
Tanımlanan risklerin derecelendirilmesi için istenilen yöntem kullanılabilir!
  • Tanımlanan İSG risklerinin derecelendirilerek boyutunun belirlenmesi için ne İSG Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde, ne de OHSAS 18001’de bir yöntem önerilmemektedir. Kuruluşlar bu amaçla diledikleri yöntemi seçmekte serbesttir. Dilerlerse Fine & Kinney yöntemini de, 5x5 matris yöntemini de kullanabilirler. Hatta dilerlerse kendileri geçerli kriterleri oluşturarak bu amaçla bir yöntem geliştirip uygulayabilirler. Nitekim 5x5 matris yönteminin kalitatif, yarı kantitatif ve kantitatif onlarca farklı versiyonu bulunmaktadır.

Risk derecelendirme yöntemlerinin tümü subjektif karar verilmesini gerektirir.
  • Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, aynı risklerin derecelendirilmesinde farklı kişiler farklı şekilde derecelendirme yapabilir.
Aynı senaryolar için farklı risk derecelendirme yöntemlerinin kullanımından elde edilen sonuçlar çoğu kez birbirleri ile tutarlı değildir!
  • Geçmiş yıllarda örnek bir olasılık, sıklık, şiddet senaryosu üzerinden yaklaşık 20 farklı risk dereceleme yöntemini kıyaslamış, bu yöntemlerden elde edilen risk büyüklüklerinin “önemsiz”den “çok yüksek”’ seviyeye kadar değişen aralıklarda olduğunu görmüş, bu sonuçları da grubumuzda paylaşmıştım. Şu anda bu dokümana erişimim mevcut olmadığından sizlerle paylaşamıyorum. Dileyen herkes bunu deneyebilir. Örneğin, çeşitli risk olasılık, sıklık, şiddet senaryoları için Fine-Kinney ve 5x5 matris yönteminin kıyaslanması dahi iki yöntem arasındaki tutarsızlıkları gösterecektir. Öte yandan, risklerin önceliklendirilmesi için bu yöntemlerden birinin kullanımı gerekli olabiliyor. Seçilen her yöntemin avantaj ve dezavantajlarının olduğunun bilinerek kullanılması en önemlisi. Nitekim Ekli rapordaki risk derecelendirmelerine bakıldığında da bu dezavantajın birtakım kabullerle ne şekilde tolere edilmeye çalışıldığı görülecektir.

Risk değerlendirmesinde odak noktamız risklerin derecelendirilmesi değil, tanımlanması olmalıdır!
  • Risklerin derecelendirilmesi, risk değerlendirmesi sürecinin içinde en az üzerinde durulması gereken bölümü olmalı, odak noktası olmamalıdır..
  • Risk değerlendirmesinde esas odaklanılması gereken ise tehlikelerin ve tehlikelere bağlı risklerin tanımlanmasıdır. Geçmiş yıllarda da grupta belirttiğim şu ünlü sözü lütfen unutmayalım. “Riskleri bilemezsen, yönetemezsin". Bir örnek vereyim. 1000 adet risk tanımlamanız gereken bir proseste 10 adet risk tanımlarsanız, bu 10 riskin olasılığının ve şiddetinin ne olduğunun uzun uzun tartışılmasının kime ne yararı olabilir. Çünkü bu durumda siz geriye kalan 990 riski tanımlamamış, gerekli önlemleri belirlememiş ve yönetemiyor durumdasınız. Tüm yöntemlerin subjektifliğini de göz önünde bulundurarak ortak bir konsensusla bir sonuca varılması, risk boyutunun olması gerekenden düşük çıkması gibi tereddüt edilen kısımlarla ilgili ilave kuralların konulması amacın karşılanması için yeterli olacaktır.
Bir kuruluşun kontrolü altındaki risklerle ilgili istatistiksel verilerin risk derecelendirmesinde kullanımı uygun değildir!
  • Risk derecelendirmede istatistiksel verilerin kullanımı yalnızca deprem, sel, fırtına, sabotaj, vb. kuruluşun kontrolü altında olmayan tehlikeler için bir veri teşkil edebilir. Kuruluşun kontrolü altındaki tehlikelerden kaynaklanan risklerle ilgili yaşanmış olaylar ise, yalnızca kuruluşta sözkonusu risklerle ilgili risk kontrol tedbirlerinin zayıf olduğu alanları gösterir. Riskin büyüklüğü hakkında fikir vermez. Örneğin, bir LPG tesisinde geçmişte hiç yangın/patlama meydana gelmemiş, ancak yüksekten düşme olayları meydana gelmiş olabilir. Dolayısıyla LPG tesisinde istatistiksel olarak yangının gerçekleşmemiş olması, o kuruluşta yangın riskinin boyutunun (5x5 matristeki karşılığı olasılık x şiddet olarak) yüksekten düşmeye kıyasla daha düşük olduğu anlamına gelmez. Onun yerine o kuruluşta yangın risklerinin geçmişten bu yana iyi kontrol edildiği, yüksekten düşme risklerinin ise yeterince iyi kontrol edilemediği anlamına gelebilir. Dolayısıyla istatistiksel veriler yalnızca risk kontrol tedbirleri açısından odaklanılması gereken alanları gösterebilir ve yıldan yıla değişiklik arz edebilir. Risklerin olasılığı ve şiddeti ise risklere bağlı tehlikeler ortadan kaldırılmadıkça değişmez.

Risk kontrol tedbirlerindeki eksiklikleri “tehlike” olarak tanımlamayalım!
  • İSG profesyonelleri olarak öncelikle bizlerin risk değerlendirmesinde kullanılan terminolojiler açısından kendi aramızda uzlaşmaya ihtiyacımız olduğu son derece açıktır. Bu çerçeveden bakıldığında, yabancı kaynaklarda veya ülkemizde gerçekleştirilmiş pek çok risk değerlendirme raporunda dikkatimi çeken önemli bir husus bulunuyor. Risk değerlendirme tablolarındaki tehlike sütunundaki ifadeleri incelediğimde, genelde tehlike, risk, risk kontrol tedbiri terminolojilerinin birbirinin yerine kullanıldığını görüyorum. Örneğin, "yangın söndürme cihazının olmaması nedeniyle yangına müdahale edilememesi", "KKD kullanılmaması", "acil çıkış yollarının belirlenmemesi", "pano kapaklarının açık bırakılması", yaya yollarının çizilmemiş olması, personele eğitim verilmemiş olması, gürültü ölçümü yapılmamış olması, acil çıkış kapılarının kilitli olması, vb. sayısız benzeri örnek tablolarda tehlike olarak tanımlanıyor. Halbuki söz konusu hususlar tehlikeden ziyade, var olan bir tehlikenin yaratacağı risklere karşı alınması gereken kontrol tedbirlerindeki eksikliklerdir.
  • Örneğin, risk değerlendirmesi yapılan bir faaliyette, elektrik tehlikesi kaynaklı bir yangın riski tanımlanmışsa, yangın riskine karşı hangi önlemlerin alınması gerektiğine dair bir değerlendirme yapıldığında, bu soruya elektrikçilerin mesleki yeterliliğinin sağlanması, elektrik tesisatının uygun şekilde projelendirilmesi, elektrik tesisatının düzenli bakım onarımı, elektrik tesisatının periyodik kontrolü, yangın planı, acil durum ekiplerinin belirlenmesi, eğitimi, donatılması, tatbikatlar, yangın algılama ve alarm sistemleri, yangın söndürme tüpleri, yangın dolapları, hidrantlar, yangın pompaları, gazlı ve sulu söndürme sistemleri, acil çıkış güzergahları, yönlendirme-aydınlatma işaretleri, toplanma noktaları, ilkyardım, periyodik kontroller, vb. pek çok hususun değerlendirilmesi gerekir. Bunlar değerlendirildikten sonra, bunlardan hangilerinin işyerinin o bölümü için yeterli seviyede olup olmadığı masaya yatırılmalı, eksik görülen önlemler “aksiyon alınması gereken önlemler olarak” belirlenmelidir. Bir başka deyişle bir risk tanımlandıktan sonra, o riske karşı alınması gereken önlemlerdeki eksiklikler tehlike olarak tanımlanmamalıdır. Onun yerine önlemlerin yerinde ve sürdürülebilir şekilde bulunması sağlanmalıdır.

Dr. Hilal KINLI
İSGÇ Risk Yönetimi Danışmanı / RAMS Risk Analizi Ve Yönetim Hizmetleri Danışmanlık
 
Üst