• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Kapalı Alanda Çalışanların Korunması

Fatih Özcan

Site Kurucusu
Katılım
7 Aralık 2013
Şehir
Yurt Dışı
Sertifika
Diğer Belge
Firma
ABL Group
Kapalı alanlar çalışanlar için sağlık ve iş güvenliği açısından önemli derecede risk oluşturabilen alanlardır. Bu türden alanların iyi tanınması ve bu yerlere uygun çalışma planının yapılması, işin iyi yapılması ile felaket arasındaki fark anlamına gelebilir.

KAPALI ALAN NEDİR ?

Kapalı alan :

· Bir çalışanın girip görevini yapmasına olanak verecek genişlikte olan alandır.
· Giriş ve çıkışın kısıtlanmış ve sınırlanmış olduğu bir alandır.
· Sürekli olarak insan kullanımına açık olmayan bir alandır.

Ek olarak;

· Ya potansiyel olarak tehlikeli atmosfer riski olan ya da içinde tehlikeli atmosfer bulunan ortamdır.
· Yutulma riskini oluşturan madde içeren ortamdır.
· İçbükey duvarları ile giren kişinin tuzağa düşüp boğulmasına (oksijensiz kalması) veya eğimli tabanı ve gittikçe incelen kesite sahip biçimde olan alandır.
· Bilinen diğer ciddi emniyet ve sağlık riskleri içeren ortamdır.

Bu alanlar görüntü olarak da aldatıcıdırlar. Örneğin, üstü açık bir su tankının içi, üstünün açık olmasına rağmen kapalı alan olarak tanımlanmaktadır.

Pratikte aşağıda sayılan yerler:
  • Depolar
  • Kuyular
  • Yağ alma/giderme tesisleri
  • Lağım
  • Menholler
  • Tüneller
  • Mahzenler
  • Kazanlar
  • Silolar
  • Gemiler
  • Tahıl siloları
  • Mikserler
  • Üstü açık su depoları
  • Su kuleleri
  • Alttan girişli muhafazalar
  • Mototren tankları
  • Mezbaha kan çukurları
Birçok durumda, bu tür kapalı alanları fark etmek oldukça kolaydır. Bununla birlikte eğer, burada listelenmeyen ve kapalı alan tarifinde yer alan özelliklerin görülmediği bir başka tehlike arz edebilecek bir yer bile fark etmiş olsanız en iyisi, bu tanınmayan yeri de bir kapalı alanmış gibi değerlendirip, tüm gerekli emniyet önlemlerini almaktır.

KAPALI ALANLARDA TEHLİKE KAYNAKLARI

1- Bu alanlarda daha önceden kimyasal maddelerin depolanması.

Kapalı alanlar çoğu zaman, kimyasallar, petrol ürünleri vb gibi maddelerin saklanıldıkları yerlerdir. Bu maddeler buradan temizlik veya başka bir nedenle çıkarılsalar bile, kaldıkları sürece bu madde artıkları bu bölgelerde kalmış, duvarlar tarafından emilmiş, böylece bu ortamdaki atmosferik koşullar değişmiş olabilir.

2- Kaza ile oluşan döküntü ve kaçaklar

Amonyak, asetilen, asitler vs hatta su bile herhangi bir kapalı alanda çok çeşitli tehlikelere neden olabilir. Bu türlü maddeler, buhar veya gaz yayarak bulundukları alanda ya doğrudan kirlenmeye veya bazı ani reaksiyonlara girerek farklı tehlikelere neden olabilirler. Bu tehlikeler ,” kayma, takılma ve düşme” gibi kazalara da sıklıkla yol açar.

3- Kimyasal reaksiyonlar

Kapalı alanlarda kimyasal reaksiyonların birçok nedeni olabilir. Üretim proseslerinde birtakım yan ürünler oluşabilir ve bunlar da bulundukları ortamdaki atmosferle reaksiyona girerek tehlikeli koşullar oluşturabilirler. Asit veya solventlerle yapılan temizlikler sırasında bu maddelere ait buhar ve gazlar yayılır ve yaşam açısından tehlikeli koşullar oluşturabilirler. Benzer şekilde kuruyan boya zehirli (toksik) buhar yayar ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir, veya kapalı alandaki atmosferle şiddetli bir tepkimeye girebilir.

4- Oksidasyon

Oksidasyon, metallerin paslanmaları veya çürümeleri, organik maddelerin ayrışma ve fermantasyonları gibi kapalı alanda oksijenin tükenmesine neden olabilir. Bu tür atmosfere sahip yerlerde özel önlem alınması gerekir. Zira, insanın solunum işlemi oksidasyon ile birleştiğinde kapalı alandaki oksijen seviyesinin ani olarak kabul edilmiş sınırın altına düşmesine neden olabilir.

5- Mekanik Operasyonlar

Kapalı alanlardaki kaynak, boya, temizlik, kazıma, zımparalama veya kumlama işlemleri, kapalı alan tehlikeleri oluşturabilir. Sıcaklıktaki ani değişim, petrokimyasal duman veya metan gazı kaçağı ile birleştiğinde oldukça kararsız bir atmosfer oluşturur. Şarjedilebilir batarya bulunan yerlerde yine özel önlemler alınmalıdır. Şarj işlemlerinde önemli sayılacak seviyede yanıcı ve toksik gaz üretilebilir ve bu gazlar oksijenin yerini alarak kapalı alan tehlikesi yaratabilir.

6-İnert İşlemleri

Ortamdaki riskli maddelerin etkisizleştirilmesi işlemlerinde kullanılan karbondioksit (CO2), helyum (He) ve azot (N2) gibi yanıcı olmayan maddeler yine kapalı alanda oksijenin yerini alarak tehlike oluşturabilirler. Bu ürünler ayrıca, ortamdaki diğer maddelerle etkileşime girerek de risk oluşturabilirler.

KAPALI ALANLARDA TEHLİKE VE RİSKLER NELERDİR?

Kapalı alanda çalışma ortamında çeşitli türde tehlikelere maruz kalınabilir.

1- Atmosferik Tehlikeler :

Atmosferik tehlikeler kapalı alanlardaki en önemli tehlikelerden biri olmakla birlikte hala sıklıkla dikkat edilmeyen tehlikelerdir. Tehlikeli atmosfer aşağıdaki nedenlerden dolayı , bu ortamda çalışanı ölüm, iş göremezlik, sakatlık veya akut hastalık risklerine maruz bırakan bir ortamdır.

  • Oksijen konsantrasyonunun %19.5 oranının altında veya %23.5 oranının üstünde olması,
  • Yanıcı gaz veya buharının bu gaza ait alt patlama sınırı (LEL) değerinin %10 ‘unu aşması,
  • Toksik gazların oranlarının izin verilen değerlerin üzerinde olması,
  • Atmosferde doğal olarak bulunan yanıcı toz konsantrasyonunun görüşü yaklaşık 1.5 m ve daha kısa mesafeye kadar engelliyor olması,
  • Yaşam ve sağlık için doğrudan tehlike yaratan atmosferik ortamda yaşamsal tehdide maruz kalmak, geri dönülemez sağlık sorunlarıyla sonlanabilir, gözlere zarar verebilir veya kaçışı zorlaştıran etkiler yaratarak zarar görülmesine neden olabilir.
Havadaki toz ve partikülleri çıplak gözle fark etmek belki kolaydır ama tehlikeli konsantrasyonlarda bulunan gaz ve buharlar kadar oksijen azlığı veya zenginleşmesini güvenilir cihazlarla tespit etmek zorunludur.

OKSİJEN EKSİKLİĞİ

Renksiz kokusuz ve tatsız bir gaz olup, solunum ve yanma için kaçınılmaz bir gazdır. Yoğunluğu 1,42 kg/m3 dür. Normal ortam havası hacimsel olarak %20.8 oksijen içerir. Kapalı alandaki oksijen seviyesi , toplam hava miktarının %19.5 inden aşağı düştüğünde, ortam oksijen açısından yetersiz duruma gelir. Oksijen eksikliği olan ortam havasında, yaşamı sağlayan oksijen, karbondioksit gibi bazı gazlar ile yer değiştirmiş olabilir ve bu da solunduğunda öldürücü olabilecek ölçülerde tehlike yaratabilir.

Oksijen eksikliği, oksijen kullanan paslanma, korozyon, fermantasyon gibi oksidasyonlar sonucunda oluşabilir. Madde çürürken, oksidasyon prosesinin yakıtı olarak atmosferden oksijen emilir. Oksijen eksikliğinin etkisi, oksijen konsantrasyonuna, kapalı alanda çalışanların aktivite seviyelerine ve diğer gazların konsantrasyonlarına bağlı olarak yavaş yavaş veya ani olabilir. Atmosferik oksijenin azalması tipik olarak aşağıdaki fiziksel semptomlara yol açar:

1.png

OKSİJEN ZENGİNLEŞMESİ

Oksijen konsantrasyonu hacimsel olarak %23.5 değerinin üzerine çıkarsa bu atmosfer ortamı oksijen açısından zenginleşmiş olarak değerlendirilir ve kararsız davranma eğilimindedir. Oksijen zenginleşmesinin sonucu olarak ateşlenme veya patlama olasılığı ve şiddeti önemli oranda artar.

YANICI/PATLAYICI GAZLAR

YAKIT

Havadaki yanıcı gaz konsantrasyonu da oldukça önemlidir. Örneğin, temiz havayla dolu olan bir menhol içine, kaçak nedeniyle yavaş yavaş metan veya doğalgaz gibi yanıcı gaz dolarak havayla karışsa; gazın havaya göre değişim oranı üç safhadan geçer: zayıf, patlayıcı ve zengin.

GAZ – HAVA KARIŞIMI

Zayıf safhada yanabilecek miktarda gaz yoktur. Diğer taraftan zengin safhada ise gaz çok fazla ancak tutuşması veya patlayabilmesi için yeterli hava yoktur. Patlayıcı olarak tanımlanan safha, tutuşma için en doğru karışımdır. Karışım zengin ise, her zaman taze hava ile seyrelme olasılığı bulunduğundan patlayıcı veya tutuşabilir özelliğe erişebilecektir; bu nedenle karışımın bu safhasında dikkatli olunması zorunludur. Yanmaya örnek olarak arabanın çalışmasındaki benzerliği kullanabiliriz. Soğuk havalarda, yakıtın buharlaşmasının zorluğu nedeniyle ki bu “ zayıf “ karışımı tanımlar, ateşleme kolay olmaz. Yakıtın fazlaca buharlaşması ve yoğunlaşması ile ( zengin karışım ) motorun boğulması yine çalıştıramamaya neden olur. Ne zaman ki doğru karışıma ulaşılır o zaman motor rahatlıkla çalışır.

TOKSİK GAZLAR

Kapalı alanlarda sıklıkla karşılaşılan toksik gazların aşağıdaki belirtilen etkileri bir genelleme yaklaşımı olup, kişinin sağlığı veya aktivitesine göre değişen özellikler gösterebilir.

Karbonmonoksit ( CO )

Renksiz, kokusuz bir gaz olup, bilinen yakıtların yanma esnasında yetersiz hava nedeniyle beslenememesinden veya yanmanın tam olarak gerçekleşemediği anlarda ortaya çıkar. Kapalı alanlarda, brülör veya bacaların bakımlarının ve ayarlarının uygun şekilde yapılmamasından, bazen kaza sonucu veya içten yanmalı motorlar tarafından sıkça bırakılan bir gazdır. “ SESSİZ KATİL “ olarak anılır ve zehirlenmesi çok ani olabilir.

2.png

10.000 ppm = % 1 ppm -- part per million ( milyonda 1 parçacık ) Hidrojen Sülfür ( H2S ) Bu renksiz gaz çürük yumurta kokusundadır ancak, koku alma hassasiyeti az miktarda gazın koklanması ve nefes alınmasıyla birlikte kaybolur ve uyarıcı anlamda bir fark sezilemez. Bu gaza sıklıkla, lağım veya kanalizasyon arıtma prosesleri ile, petrokimya operasyonlarında rastlanır. Ek olarak, bu gaz yüksek konsantrasyonlarda yanıcı ve patlayıcı özelliğe de sahiptir. ( LEL = 4 % : 40.000 ppm ; UEL = 44 % : 440.000 ppm )

3.png

Ani H2S zehirlenmesi, soluk tutukluğuna ve bilinçsizliğe yol açabilir. Ani ancak az miktardaki zehirlenmenin neden olduğu semptomlar mide bulantısı, mide ağrısı, gözlerde tahriş, geğirme, öksürme, baş ağrısı ve dudaklarda su toplanması şeklinde belirir.

Kükürt Dioksit ( SO2 )

Kükürt ve bileşiklerinin yakılması, bu keskin ve tahriş edici gazın ortama verilmesine neden olur. Bu gaza maruz kalınması sıklıkla yükleme/doldurma ve boşaltma işlemlerinde veya hatlardaki kopma ile kaçaklar ve gemilerdeki ilaçlamalar nedeniyle olmaktadır.

4.png

Amonyak ( NH3 )

Bu kuvvetli tahriş edici gaz bronşlarda spazm ile ani ölüme yol açar. Düşük konsantrasyonlar çok fazla tahriş yaratmadan solunum sistemini hızla katederek amonyak etkisi göstermeden metabolizmaya karışır. Eğer ev işleri sırasında bu sıvıyı içeren üründen bir nefeslik bir denemede bulunmuşsanız, endüstriyel ortamda ne gibi etkileri olabileceğini tahmin konusunda iyi bir deneyim yaşamışsınız demektir. Tank veya benzeri şekilde depolanan amonyak açık aleve tutulduğunda patlayabilir.

5.png
* Amerikan Devlet Endüstriyel Hijyen Konferansı -1996 tarafından yayınlanan değerler.** Kanserojen şüphelisi madde STEL : Short Term Exposure Limit (Kısa Süreli Maruz Kalma Sınırı)

Hidrojen Siyanür (Hidrosiyanid Asit- HCN ) Canlıların solunum sistemi hücrelerinde oldukça ani şekilde bozulmaya yol açarak kimyasal boğulma etkisi yapan keskin bir zehirdir. Sıvı HCN göz ve deride tahrişe yol açar. Aromatik Hidrokarbonlar ( Benzen, Toluen , Xylene ) Benzen : Renksiz, yanıcı, aromatik kokulu uçucu bir sıvıdır. Bir süre düzenli olarak az miktarlarda solunması halinde kronik zehirlenmeye yol açabilir. İlk belirti olarak neşeli hal görülür; bunu uyku hali, baş dönmesi, kusma, titreme, halüsinasyon ve bilinçsizlik izler. Toluen : Yüksek konsantrasyonlarda etkileyen renksiz, yanıcı, oldukça güçlü aromatik kokulu uçucu bir sıvıdır. Aşırı yorgunluk, akli karışıklık, neşelenme, mide bulantısı, baş ağrısı ve baş dönmesine sebep olur. Xylene (Ksilen) : Kimyasal ve fiziksel özellikler açısından benzene benzeyen bir solvent karışımıdır.

2- Fiziksel Tehlikeler

Kapalı alanda atmosferik tehlikelerden sonra çalışılan yerdeki fiziksel tehlikelere de değinmek gereklidir. Öğütme ekipmanı, buhar veya buhar fitting malzemesi, şaft, dişliler gibi oynar parçalar yakma, çarpma yoluyla sakatlamalar şeklinde fiziksel tehlikeler yaratabilir. Boru bağlantıları, düz olmayan veya ıslak zeminler de kayma, takılma ve düşme gibi tehlikeler doğurabilir.

3- Yutulma Tehlikesi :

Bu tür tehlikeler genellikle ezilmiş taş, hububat, un veya talaş gibi gevşek malzeme depolanan silolarda karşılaşılabilecek tehlikelerdir. Silo ve benzeri depolara yerleştirilen bu türden malzemeler genellikle çalışanların ağırlığıyla çöken çukurlarda saklanırlar. Yutulma sırasında ya kazaya uğrayanın havayolu tıkanarak ya da malzemenin vücudunun üst kısmına yaptığı baskı sonucu boğulma gerçekleşir.

4- Korozif Tehlikeler

Asit, solvent ve temizlik malzemesi gibi korozif kimyasallar kapalı alan tehlikesi yaratan bir diğer etkendir. Bu tür maddelerle derinin, mukozanın veya gözlerin teması ciddi tahriş ve yanmalara neden olur. Bu maddelerin buharlaşmasıyla oluşan gazları da solunum sisteminde tahrişlere ve sindirim sisteminde zararlara neden olur.

5- Biyolojik Tehlikeler

Küf ve spor gibi solunum sistemini tahriş edebilen biyolojik maddeler karanlık ve nemli yerlerde sıkça bulunurlar. Atık iyileştirme ve arıtma işlemlerinde karşılaşılan bakteri ve virüsler de birçok hastalık riski ile sağlığı tehdit ederler. Bunlara ek olarak kuş ve hayvan dışkıları da insan sağlığı için ciddi tehlikeler oluştururlar.

6- Diğer Tehlikeler

Dar görüş alanı, yetersiz aydınlatma ve emniyetsiz basamaklar kapalı alanda risk oluşturan diğer tehlikelerdir. Kapalı alanlar ayrıca, kemirgenler, böcekler, örümcek ve yılanlar gibi bu alana girenler için tehlikeli olabilecek canlıları da barındırır. Son olarak rüzgâr ve havadaki ani dönüşümler de kapalı alandaki atmosferde beklenmeyen değişikliklere yol açabilir.

KAPALI ALANA GİRİŞ PROSEDÜRÜ

Herhangi bir çalışanın izin gerektiren kapalı alana girişinden önce bir prosedür ve önlem sistemi oluşturulmalı ve izlenmelidir. Amirler, nezaretçiler (gözlemciler) ve alanda çalışacak olanlar için bu yerin özelliklerinin iyice bilinmesi zorunludur. Çalışanın güvenliğini garantilemek için elde doğru ekipman olması da kritik bir konudur. Kapalı alana giriş için aşağıdaki prosedür izlenmelidir.

Giriş İzninin Hazırlanması

Herhangi birisinin kapalı alana girişinden önce, yönetici personel tarafından bir Giriş İzni hazırlanmalıdır. İzin Formu, aşağıdaki konuları açıkça tanımlamalıdır:
  • Kapalı alanın konumu ( yerleşimi )
  • Alana giriş amacı
  • Alana giriş tarihi ve onaylanan kalma süresi. İzin, yapılacak görevin tamamlanmasına olanak vermek üzere o iş için alınmış izin süresi içinde geçerli olmalıdır; süre aşılmamalıdır.
  • Girişe yetkili kişi isimleri
  • Gözlemci (nezaretçi ) isimleri
  • Gerekli teçhizatın listesi
  • Girişi onaylayan kişinin imzası
  • Tehlike türleri ve giriş koşulları
  • Başlangıçta ve periyodik yapılan testlerin sonuçları
  • Giriş öncesi kontrol sonuçları veya riskleri önleyici ve giderici tedbirler
  • Kurtarma ve ilk yardım servis timleri
  • İletişim prosedürü
  • İlave izinler ( sıcak çalışma ortamı )
İzin Formu üzerinde bulunacak kendi özel talimatlarınız için tesisinizin prosedürlerine, ulusal yönetmeliklere veya OSHA standartlarına başvurabilirsiniz. Herhangi bir kapalı alana giriş öncesinde, giriş izni, girişi onaylayan kişi tarafından imzalanmalıdır. Giriş izni, işin tamamlanmasını takiben yetkilisi tarafından imzalanarak iptal edilmeli (kapatılmalı) ancak, programın tekrarında işlemleri kolaylaştırmak amacıyla en azından bir yıl süreyle saklanmalıdır.

Girişle ilgili her türlü problem giriş formuna not edilmelidir. Kaynak gibi “ sıcak iş “lerin yapılması gerektiği durumlarda, kapalı alan giriş formuna bir not veya ayrı bir sıcak iş izin formu eklenmelidir. Bu ek form, sıcak işin amacı ve süresiyle ilgili bilgilerin her ikisini de detaylı olarak içermelidir.

Giriş öncesinde, giriş izninin doğru ve usulüne uygun olarak tamamlanması ve giriş yapacakları kapalı alandaki riskler hakkında bilgilendirmek için, orada bulundukları süre zarfında kapalı alanda tehlikelere maruz kalacak olanların karşılaşacakları riskleri listeleyen kapsamlı bir risk değerlendirmesi yapılarak yorumlanması gereklidir. Kapalı alana girenler ve bunlara gözetmenlik yapanlar maruz kalınan tehlikenin belirtileri ve semptomları hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar.

Değerlendirme sonrasında kapalı alanda çalışacak olanların izleyecekleri çalışma metotlarını açıklayan bir talimat yayımlanmalıdır. Bu talimat, emniyetli çalışma yöntemini olduğu kadar, kapalı alanın temizliği, havalandırılması tahliyesi ve tasfiyesi yöntemlerini de içermelidir.

Bu yöntemler, kapalı alandaki çalışmaya katılacak herkes tarafından her giriş öncesinde tekrar gözden geçirilmelidir. Bunlara, ilk yardım, duşlama, dekontaminasyon ve gerekli kurtarma ve tıbbi yardım malzemelerinin temini gibi kritik iş güvenliği prosedürünü tanımlayan bir talimat da eklenmelidir.

Kapalı alandaki çalışmaya katılacak olanlarla, iş güvenliği prosedürünün ve risklerin tamamıyla anlaşıldığından emin olmak üzere kısa bir ön toplantı ile giriş programı yapılmalıdır. Bu toplantıda, maruz kalınabilecek her bir risk ve sonuçları tüm giriş yetkilileri ve gözetmenleri ile iyice tartışılmalıdır.

Havalandırma:

Sadece havalandırma yoluyla kontrol edilebilen ve sadece atmosferik tehlikelerin bulunduğu izin gerekli kapalı alanlarda tüm kapalı alan giriş programının uygulanmasına gerek yoktur (OSHA). Bu türden alanlar, eğer işveren aşağıdaki olguları sağlamışsa güvenli olarak değerlendirilebilir:
  1. Alandaki tek tehlikenin ya mevcut durumdaki ya da potansiyel olarak atmosferik tehlike olduğunun kanıtlanması.
  2. Tek başına dışardan bir havalandırma sistemi ile gerekli emniyetin sağlanabileceğinin kanıtlanması
  3. 1. ve 2. maddelerdeki olguları desteklemek üzere bir izleme ve denetleme verilerinin geliştirilerek tüm çalışanların kullanım için yayımlanmış olması
  4. Veri toplamak amaçlı olarak, periyodik testlerin havalandırma yoluyla atmosferik tehlikenin atlatılacağını garantileyen OSHA 1910.146 paragraf c, 5, ii standardı ile uyumlu bir ön giriş ve takibeden işlemleri tamamlamış olması OSHA ilgili yönetmeliği, tüm tehlikeden arındırılmış kapalı alanları, tehlike izolasyonunun sürdürüldüğü müddetçe “izin gerektirmeyen” kapalı alan olarak sınıflandırılabileceğini belirtir. Genel bir kural olarak, kapalı alanların saf oksijenle havalandırılmamaları gerekir. Zira oksijen kapalı alandaki diğer maddelerle şiddetli olarak reaksiyona girebilir.
Mühürleme ve Etiketleme

  • Kapalı alan çalışması için hazırlıklar yapılırken, alanda hizmet için bulunan elektrikli ve mekanik ekipman izole edilmeli ve bağlantıları kesilmelidir.
  • Mühürleme prosedürü sadece yetkili-ehliyetli kimseler tarafından yapılmalıdır. Boru ve buhar hatları kör tapa veya flaşlarla çalışmaz hale getirilmeli ve asma kilitlerle kilitlenmelidir.
  • Alandaki elektrik şalterleri kapalı konuma getirilmeli ve pano kapakları kilitlenmelidir.
  • Aletlerin enerjileri kesilmeli tüm açma–kapama anahtarları kontrol edilmelidir.
  • Hidrolik sistemler bloke edilmeli ve boşaltılarak ekipmanın beklenmeyen hareketlerinin önüne geçilmelidir.
  • Son olarak, mümkünse tetikleme, dişli ve cıvata gibi tüm mekanik ekipman sökülmelidir.
  • Enerji izolasyonlarının pozisyonlarını korumak ve çalışanları uyarmak için basılı etiketler kullanılmalı ve asla yerlerinden sökülmemelidirler.
KAPALI ALAN PERSONELİNİN DONANIMI

Kapalı alan çalışmasına katılacak olanların kullanacakları koruyucu donanım oldukça geniş kapsamlıdır. Burada önemli olan nokta, içerdeki atmosfer için en doğru ve uygun donanımın seçimidir. Ancak, her ne şart altında olursa olsun, kapalı alanda çalışacak olan personel eğitim almadan hiçbir şekilde kapalı alana girmemelidir.

Kullanılacak alet ve donanım giriş öncesinde tam olarak hazırlanmalıdır. Aksi halde, eksik donanım nedeniyle tehlikeli durumlarla karşılaşılabilir veya zaman kaybına neden olunabilir. Hazırlanan her bir ekipmanın işlerlikleri giriş öncesi mutlaka kontrol edilmelidir. Koruyucu önlemler kapalı alan dışında görev yapacaklar için de alınmalıdır. Açık menholler, ambar kapakları veya işaretlenmemiş bu türden tüm girişler üzerinden geçenleri korumak için barikatlar kurulmalıdır. Ek olarak, kapalı alan üzerine düşme ihtimalleri olan materyaller için de önlemler alınmalıdır. Yüklenicilerin taşeronla çalıştığı durumlarda kapalı alanda çalışacak olan tüm personel istisnasız olarak izin formundaki zorunluluklara uymalıdır. İzin formunda standartlara uygun olmayan bir durum saptanması, kapalı alanda çalışanların acilen tahliyelerini gerektirir.

ELEKTRONİK ALARM CİHAZLARI:

Pille beslenen elektronik cihazlar birçok uzman tarafından yarı-sürekli bazda kapalı alanların spot (noktasal) kontrolleri için oldukça pratik cihazlar olarak değerlendirilirler.

Bu cihazlar iki ana grupta sınıflandırılırlar:
  1. Tekli gaz dedektörleri
  2. Çoklu gaz dedektörleri
Gazları, cihazın özelliklerine ve kapasitesine bağlı olarak oksijen-yanıcı gaz veya oksijen - yanıcı gaz – toksik gaz gruplaması olarak aynı anda tespit edilebilmektedirler. Kapalı alan operasyonlarında, kirliliğe yol açan toksik ya da yanıcı gaz konsantrasyonu başlangıçta az veya hiç olmasa da, ortamın atmosferi her an değişebilecek olduğundan kapalı alan operasyonu devam ettiği süre boyunca ölçümlerin düzenli aralıklarla yapılması gerekir. Ek olarak oksijen eksikliği de beklenmedik şekilde ortaya çıkabilir.

Çalışma alanındaki ölçümler kapsamlı olarak birçok değişik noktadan yapılmalı ve değerlendirilmelidir. Çünkü bazı gazlar havadan ağırdır ve kapalı alanın zemininde birikme eğilimindedir. Bazıları havadan hafif ve genellikle yüksek konsantrasyonlarda olup üst bölgede birikir. Bazıları ise havayla aynı molekül ağırlığında olmaları nedeniyle alanın her bölgesinde değişen konsantrasyonlar halinde dolaşırlar.

Metan (havadan hafif)
Karbonmonoksit(havayla aynı moleküler ağırlıkta)
Hidrojen Sülfür( havadan ağır )


İşte bu nedenledir ki hava örnekleri kapalı alanın üst, alt ve orta bölümlerinden ve değişik noktalarından alınmalıdır. Atmosferik testin sonuçları, kapalı alandaki çalışma amacına uygun koruyucu donanımın seçimi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Ayrıca çalışanın içeride ne süreyle kalabileceğini veya giriş yapılıp yapılmaması kararını belirler. Kirliliğin ne olduğu tanımlandığında ise bu kirliliğe özel dedektörler kullanılmalıdır. Her kapalı alanın, yaratacağı tehlikeleri bilinmeyen bir atmosfere sahip olduğu kabul edilip o yönde davranılmalıdır. Herhangi bir kimse, koşulsuz olarak girmemeli hatta “hızlı bir bakış” için bile asla başını içeri sokmamalıdır. Bu türden bir hareket kapalı alana giriş anlamında değerlendirilmeli ve hareket sahibinin tehlikeli ve belki de ölümcül bir atmosfere maruz kalabileceği hesaplanmalıdır.

Yanıcı – Patlayıcı Gaz Dedektörleri

Yanıcı - Patlayıcı gaz dedektörlerinin nasıl çalıştığını anlamak için ilk olarak LEL ( Lower Explosive Limit : Alt Patlama Sınırı)ve UEL ( Upper Explosive Limit : Üst Patlama Sınırı) kavramlarının iyi anlaşılması gerekir. Yanıcı gazlar ve buharları belli bir oranda hava ile karışır ve ateşleme kaynağı bulursa patlama meydana gelir. İşte bu konsantrasyon aralığına patlama aralığı denir. Bu aralıkta ateşleme olduğunda herhangi bir parlama veya alev süreklidir. Patlayıcı konsantrasyonun alt sınırı LEL, üst sınırı ise UEL olarak tanımlanır. Birçok cihaz, yanıcı gaz konsantrasyonunu %LEL olarak belirler. Bazıları hacimsel, bazıları da hem hacimsel hem de %LEL olarak görüntülenebilir. Aradaki farka bakacak olursak; örneğin, doğal gazın büyük çoğunluğunu oluşturan metan gazının LEL değeri % 5 ; UEL değeri ise % 15’ tir. Bir odayı yavaş yavaş metan gazı ile doldurduğumuzda, gaz konsantrasyonu % 2.5 oranına ulaştığında bu değer metanın LEL değerinin %50 sine denk gelecektir. Oran %5 e ulaştığında ise, %100 LEL olacaktır. Bu durumda metan gazı için patlama aralığı %5 - %15 aralığıdır; Metan konsantrasyonu bu aralıkta iken ateşleme olduğunda patlayacaktır. Farklı gazlar, farklı LEL değerlerine sahiptir. Örneğin Pentan için LEL değeri %1.5, Metan için %5, Propan için %2.1 Kurşunsuz Benzin için %1.4 gibi... Bu nedenle, gazların varlığını %LEL olarak belirleyen cihazlar ile tespit etmek daha kolaydır. Gazın ne olduğundan çok, patlama sınırına ne denli yaklaşıldığını göstermesi nedeniyle risk belirlenmesi açışından pratiktir de. Yanıcı gaz dedektörleri, ısıtılan platin filamanın katalitik tepki vermesi yöntemine dayalı olarak çalışırlar. Filaman, bir elektrik akım devresiyle çalışma sıcaklığına kadar ısıtılır. Bu arada filamanla temas eden gaz yanar ve filamanın ısısı, gazın konsantrasyonu oranında artar. Wheatstone Köprüsü devresi ile bu değişim ölçülür.

Oksijen ve Toksik Gaz Dedektörleri

Oksijen cihazları atmosferdeki oksijen konsantrasyonlarını belirlemek üzere kullanılmaktadır. Genellikle 0 – 25% ölçüm aralığında ölçüm almak üzere temiz hava ortamında %20.8 değerinde kalibre edilirler. Cihazın özelliğine bağlı olarak operatör tarafından değiştirilebilen alarm eşik seviyeleri genel kabul olarak %19.5 ve %22.5 değerlerine ayarlıdır. %19.5 altına düşen konsantrasyonlarda oksijen eksikliğini, %22.5 üzerinde de oksijen zenginleşmesini işaret etmek için alarm vermek üzere tasarlanmışlardır. Sensörler genellikle elektrokimyasal tip sensörlerdir. Toksik gazları tespit eden sensör tipleri de genellikle elektrokimyasal tipte olup, konsantrasyonu “ppm – milyonda bir partikül “ cinsinden gösterirler. Hacimsel olarak anlatım için gazlarda 10.000 ppm = %1 dönüşümü kullanılır. Toksik gaz ortamında çalışanların maruz kalabilecekleri sınır değerleri birtakım uluslar arası standartlarca yayımlanmaktadırlar. Bu değerler TWA (Time Weighed Average=Zaman Ağırlıklı Ortalama) , STEL ( Short Term Exposure Limit=Kısa Süreli Maruz Kalma Sınırı) ve Ceiling (Tavan) değerleri olarak belirtilir. TWA ve STEL değerleri doğal olarak toksik gaz bulunan ortamlarda çalışanlar için önemli değerler olup, birçok cihaz tarafından hesaplanarak ekrana getirilebilir ve bu esnada alarm verebilir. Hesaplamaların nasıl yapıldığını örneklerle açıklayalım: STEL alarmı 15 dakikalık süreler üzerinden hesaplanır. 1- Kullanıcının 15 dakikalık bir sürede 35 ppm toksik gaza maruz kaldığını düşünelim. Bu durumda STEL değeri ; (15 dk x 35 ppm) ------------------------ = 35 ppm olarak hesaplanır . 15 dk 1- Kullanıcı 15 dk süreyle 35 ppm, 5 dk süreyle 15 ppm, 3 dk süreyle de 75 ppm gaza maruz kalmış olsun. ( 15 dk x 35 ppm ) + ( 5 dk x 15 ppm ) + ( 3 dk x 75 ppm ) STEL = ----------------------------------------------------------------------- = 55 ppm 15 dk TWA değeri ise 8 saatlik çalışma süresi üzerinden aynı formülasyon ile hesaplanır. 1 saat 50 ppm, ½ saat 100 ppm, 4 saat 75 ppm gaza maruz kalınmışsa, (1 x 50 ) + ( 0.5 x 100 ) + (4 x 75 )TWA = --------------------------------------------- = 50 ppm olarak hesaplanacaktır. 8 saat Bazı toksik gazların STEL ve TWA değerleri ( 29 CFR 1910.1000 Table 2-1-A ) : Gaz TWA ( ppm) STEL (ppm) Karbonmonoksit ( CO) 35 - OSHA ID 210 Amonyak ( NH3) - 35 OSHA ID 188 Kükürt dioksit (SO2) 2 5 OSHA ID 104 Hidrojen sülfür (H2S) 10 15 NIOSH 296 Kalibrasyon Kullanılan dedektörlerin doğruluklarından emin olmak için bu cihazların sıklıkla kalibrasyon işlemine tabi tutulmaları gereklidir. Cihazın işlevleri ve özelliklerine bağlı bir prosedür ile doğruluk testinden geçirilmiş olur. Bu işlem için içeriği bilinen bir gaz ile cihazın okuduğu değer karşılaştırılarak sapma mevcutsa ya otomatik ya da manuel olarak düzeltme yapılır. Düzeltilemiyorsa servise gönderilmelidir. Sapma tespit edilen cihazlar kalibre edilmeden veya servisten geçirilmeden kullanılmamalıdır.

SOLUNUM KORUYUCULAR

Kapalı alan atmosferi analiz edilir edilmez tüm çalışanlar için uygun solunum koruyucu ekipman seçimi yapılmalıdır. Kapalı alanda çalışacaklar için önerilen solunum cihazı tipleri olarak Hava Tüplü Maske (SCBA), hava tüplü kaçış maskesi ve hava hattıyla beslemeli sistemin kombinasyonu olan Dual-Sistem SCBA, hava arıtıcı maskeler, ve kaçış maskelerini sayabiliriz. Bu cihazlar, koruyuculuk kapasiteleri, uygulama ve tasarımları açısından farklı olabileceğinden, kapalı alan içindeki ilk kirlilik testi oldukça önem kazanmaktadır. Bu cihazların kullanıma uygun olup olmadıklarından emin olunması için ilgili düzenlemelerin, yönetmeliklerin ve sınırlamaların güncel olarak izlenmesi de aynı derecede önemlidir. ** Hiçbir şart ve koşulda bir kapalı alan çalışanı herhangi bir koruma sağlanmadan kapalı alan içine girip Hava Tüplü Maskenin (SCBA) kendine indirilmesini beklememelidir.

KORUYUCU ELBİSELER

Koruyucu elbiseler kullanıcılarını kesilmeler, sıyrılmalar, kimyasal madde sıçramaları ve deriyle teması gibi çok çeşitli risklerden korurlar. Ayrıca giriş ve çıkış için emniyeti arttırır, vücut sıcaklığını korur. Türlü kumaşlardan imal edilen koruyucu elbiseler ceket- pantolon, tulum gibi stilde işe uyumlu özel şekilde tasarlanmış olabilir. Çalışanların vücut sıcaklıklarını korumaları önemlidir. Sıcaklık değişimleri nedeniyle oluşan ve genellikle farkında olunmadan yaşanan şoklar ( ısı stresi vs ) ciddi sağlık problemlerine neden olabilir. Dar olan doğal yapısı gereği kapalı alanlarda ısı kaynağının etkisi çabuk ve şiddetlenerek artar.

BAŞ, GÖZ, İŞİTME ve EL KORUYUCU MALZEMELER

Kapalı alanlarda sıklıkla baş, göz, işitme ve el korunmasına ihtiyaç duyulan tehlikelerle karşılaşılmaktadır. Bu nedenle, kapalı alana giriş öncesinde vücudun her alanının uygun koruyucu ile donatılması gerekmektedir.

İLETİŞİM EKİPMANLARI

Kapalı alan operasyonlarında, çalışma öncesinde içerde çalışanla dışarıdaki gözetmen arasında mutlak suretle bir iletişim sistemi kurulmalıdır. Bu operasyonlarda, doğru iletişim araçlarının kullanılması oldukça kritik bir konudur. Güvenilir iletişim araçları hem kapalı alan çalışanlarının kendi aralarındaki, hem de dışarıdaki gözetmenlerle iletişimlerini kolaylaştırır. Acil durumlarda da yardım gelmesini çabuklaştırır. Ayrıca kapalı alandaki personelin üzerinde kişisel bir hareketsizlik sensörünün mevcudiyeti, herhangi bir kaza veya istenmeyen durumda, gözlemci personelin uyarılmasında büyük önem arz eder. Bu tarz cihazlar belirli bir süre hareket algılamadığında alarm konumuna geçer ve ayrıca manuel olarak aktif edilebilen alarmları da söz konusudur.

KAPALI ALAN PERSONELİNİN EĞİTİMİ

Kapalı alana giriş yetkisi olan kişiler mutlak suretle kapalı alan kavramına ve bu alanlarda karşılaşılacak olan riskler konusunda tam bir bilgiye sahip olmalıdırlar. Her bir çalışan, kapalı alanda yapacağı işle ilgili tüm detayları ve prosedürleri iyice öğrenmiş olarak giriş yapmalıdır. Eğitim sertifikalandırılmalıdır. İşveren, kapalı alan çalışması yapacak olan personelinin özellikle aşağıda belirtilen konularda bilgilenmiş olmasına dikkat etmelidir.

Risk Tanımı

İşveren, kapalı alan çalışanının kapalı alanda karşılaşacağı tehlikelerin neler olduğunu, bunlara maruz kalındığında doğacak sonuçları öğretmelidir. Ayrıca onları, maruz kalındığında ne gibi belirtiler görülebileceği ve semptomlar konularında da bilgilendirmelidir.

İletişim

İşveren, kapalı alan çalışanı ile dışarıdaki gözlemci arasında haberleşmeyi sağlayacak olan iletişim donanımının sağlandığından emin olmalıdır. Kapalı alan çalışanı, herhangi bir riski fark ettiğinde dışarıdaki gözetmene haber verebilmeli, onu uyarabilecek donanıma sahip olmalıdır.

Koruyucu Ekipman

İşveren, gerek kapalı alan çalışanını içerdeki tehlikelere karşı koruyacak, gerekse dışarıdaki gözetmeni dış tehlikelerden koruyacak bariyer vs de dâhil gerekli tüm koruyucu ekipmanı kendilerine sağlamalı, kullanıldığından emin olmalıdır. Kapalı alan çalışanları, kapalı alanda kullanacakları cihazları bilinçli olarak kullanmayı öğrenmeleri yanında, kişisel koruyucu donanımlarını giyip çıkartmayı, takıp sökmeyi ve kullanım esaslarını da iyice öğrenmek zorundadırlar. Çalışan özellikle, yapacağı işe hangi donanımın daha uygun olduğunu, bu ekipmanı nereden sağlayabileceğini ve tabii ki usulüne uygun olarak nasıl kullanacağını bilmelidir. Çalışanlar, bunlara ek olarak birbirleriyle haberleşmelerini sağlayacak iletişim araçlarının kullanılmasını da öğrenmelidirler.

Kendi Kendini Kurtarma

İşveren, kapalı alan giriş ve çıkışı için tüm emniyet tedbirlerinin alındığından emin olmalıdır. Çalışanlar ise aşağıdaki durumlardan herhangi biri oluştuğunda alanı terk etmelidirler.
  1. Gözlemciden alanı boşaltma talimatı aldığında,
  2. Alanda tehlikeli bir durumun oluştuğunu gösteren belirti veya semptomların farkına vardığında,
  3. Yasaklanmış bir durumla karşılaştığında,
  4. Boşaltma alarmını duyduğunda.
Çalışanlar, kendi kendini kurtarma durumunda uygulanacak prosedürleri de öğrenmelidir.

GÖZLEMCİNİN GÖREVLERİ

Tüm kapalı alan çalışanları, kapalı alan dışında bulunan bir gözlemci tarafından izlenmelidirler. Gözlemci, kapalı alan operasyonunun süresi boyunca bulunduğu yerden kesinlikle ayrılmaksızın çalışanları izlemelidir.

Gözlemci özellikle aşağıdaki hususlara dikkat etmelidir:

Kapalı Alan Çalışanlarının Sayısı

Kapalı alanda çalışanların sayımını ve iş süresince kontrolünü yapmak gözlemcinin sorumluluğundadır.

Tehlikenin Fark edilmesi

Gözlemci, kapalı alanla bağlantılı her türlü riskin bilincinde ve bu riskleri fark edebilecek yetenekte olmalıdır. Gözlemci ayrıca, giriş alanının emniyetli olup olmadığının tespiti için gerek kapalı alan içindeki , gerekse dışındaki şartları kontrol etmeli, ölçümleri yapmalıdır.

İletişim

Gözlemci, çalışma süresi boyunca içerdeki çalışanla olan haberleşmenin sürekliliğini sağlamak ve etkili bir şekilde yürütmek zorundadır. Buna ek olarak, aşağıdaki koşullar oluştuğunda içerdekilerin dışarı çıkmaları talimatını vermelidir. - Giriş için koşullar oluşmadığında veya bozulduğunda,- Çalışanlarda herhangi bir davranış bozukluğu gördüğünde,- Alanda kontrol altına alınamayan bir risk oluştuğunda,- Dışarıdaki koşullarda, içeride çalışanları tehlikeye sokacak türden bir değişiklik tespit ettiğinde,

Alanın Emniyet Altına Alınması

Gözlemci, yetkisiz kişilerin kapalı alan çevresine girmesini engellemekle yükümlüdür. Eğer girmişlerse, terk etmeleri için onları uyarmakla görevlidir. Eğer yetkisiz kişiler kapalı alan içine girmişlerse, bağlı olduğu amire bildirmesinin yanında kapalı alanda çalışma yapanları da uyarmak zorundadır.

Kurtarma İşleminin Koordinasyonu

Herhangi bir çalışan bir zarar gördüğünde gözlemci diğer tüm çalışanları yardıma çağırıp gerekli müdahaleyi yapmalıdır. Bu arada, gerektiğinde acil kurtarma, acil servis vs takımlarına da haber verilebilir. Gözlemci, işletmenin tanımladığı kurtarma prosedürünü de uygulayabilir.

Her ne koşul altında olursa olsun gözlemci kapalı alan içine hiç girmemelidir. Kapalı alan ölümlerinin %60 tan fazlası ya gözlemcinin, ya da yetkisi olmayan kimselerin koruyucu donanımları olmaksızın kapalı alana girmeleri sonucunda oluşmaktadır.

Bazı kuruluşlar gözlemcileri gerektiğinde kurtarma operasyonuna katılabileceklerini düşünerek kapalı alan için gerekli tüm ekipmanla donatırlar. Böylece, gözlemci aynı zamanda “hazır destek” olarak da yedekte tutulmuş olur. Bununla birlikte, yedek kurtarma görevlisi de olan bu gözlemciler, asıl kurtarma takımı olay yerine varmadan kendi başına bir müdahalede bulunmamalıdır.

Giriş Sonrası Tamamlama İşlemleri

Bir kapalı alan giriş görevi ve tüm personelin tahliyesi tamamlanır tamamlanmaz kapalı alan emniyete alınarak giriş izninin iptal edilmesi (kapatılması) gerekmektedir.

KAYITLAR

Giriş esnasında karşılaşılan tüm problemler üzerine not edilmiş olarak iptal edilen giriş izni en az bir yıl süreyle saklanmalıdır. Çünkü gerektiğinde giriş programları ve prosedürünün revize edilebilmelerini teminen izinlerin yıl bazında gözden geçirilip, değerlendirilmeleri zorunludur. Tüm eğitim aktivitelerini, iş güvenliği tatbikatlarını, cihazların denetimi ve bakımını, atmosferik koşul testlerini ve ekipmanların bakımını içeren kapsamlı kayıt dokümantasyonu her bir giriş işlemi için yapılmalı ve saklanmalıdır. Bu kayıtlar, prosedürlerin usulünce yürütülüp yürütülmediği ve o kapalı alan için alınan tedbirlerin ve yapılan emniyet uygulamalarının doğru tayin edilip edilmediği hakkında birer yol gösterici kaynaktır …
 
Üst